• Sonic Filmlerini ve Dizilerini Sırayla İzleme Rehberi

    Sonic Filmlerini ve Dizilerini Sırayla İzleme Rehberi

    Doksanların başında Japonya merkezli SEGA tarafından piyasaya sürülen oyun serisi Sonic the Hedgehog bugün oyunlardan, kitaplara, çizgi romanlardan animasyon dizilere pek çok biçimde popüler kültürde yer etmiş durumda. Temelde mavi renkli antropomorfik bir kirpinin çılgın bir bilim adamıyla mücadelesine dayanan Sonic, 2020 yılında Paramount Stüdyoları tarafından live-action olarak sinemaya uyarlanmaya başladı. İki film ve bir dizinin ardından, üçüncü filmi bu ay vizyona giren Sonic serisine dair bilmeniz gereken her şeyi bu yazıda bir araya getirdik.

    Sonic the Hedgehog ilk olarak video oyunu olarak piyasaya sürülse de daha doksanlı yılların başından itibaren farklı medyalarda kendisine yer buldu. Sırasıyla The Adventures of Sonic the Hedgehog (1993) ve Sonic the Hedgehog (1993-1994) isimli animasyonlar diziler yayınlandı. 1996 yılındaysa ilk bölümlükj oan Sonic: The Hedgehog yayınlandı ve üç yıl sonra birleştirilip film formatında ABD’de gösterildi. Aynı yıl, Sonic Underground adlı animasyon dizi yayınlandı.

    2000’li yıllara geldiğimizdeyse ilk olarak 2003’te yayınlanan Sonic X dizisi üç sezon sürdü. Serinin ilk CGI temelli animasyonu Sonic Boom 2014’te yayın hayatına başladı. 2022 yılında Netflix’te yayına başlayan Sonic Prime’ın final sezonu ise kısa bir süre platformun kütüphanesine eklendi.

    Serinin başlangıcından beri stüdyolar Sonic’i beyazperdeye uyarlama girişimlerinde bulunsa da, projenin haklarının Paramount tarafından satın alınmasıyla ancak yeşil ışık yakılmış oldu. Uzayda saldırıya uğradıktan sonra sahip olduğu altın halkalar sayesinde bir portal açarak kendisini dünyada bulan Sonic’in Dr. Robotnik’in elinden kurtulmaya çalışırken kasaba şerifi Tom Wachowski’yle işblrliği yapmasını konu edinen Sonic the Hedgehog,  2020 yılında vizyona girdi. Ben Schwartz’ın Sonic’i seslendirdiği filmde, Jim Carrey’i Dr. Robotnik yani nam-ı diğer Eggman’i, James Marsden ise Tom Wachowski’yi canlandırdı.

    Gişede 320 milyon dolarlık hasılat elde eden filmin devamı Sonic the Hedgehog 2, 2022 yılında gösterime girdi. Sonic’den intikam almak için Dr. Robotnik’le işbirliği yapan Knuckles ile Sonic’e hayranlık besleyen ve ona yardımcı olan Miles “Tales” Power gibi video oyunlarının sevilen iki karakterinin yer aldığı filmde, Idris Elba Knuckles’ı, Colleen O'Shaughnessey ise Tails’i seslendirdi. 

    İkinci film ile hazırlıkları devam eden üçüncü film arasında köprü gören spin-off dizi Knuckles, Paramount+ platformunda yayınlandı. Knuckles’ın şerif yardımcısı Wade Whipple’ı bir Ekidne savaşçısı gibi eğitmesini konu edinen dizi altı bölüm sürdü. Idris Elba, bir kez daha Knuckles’ı seslendirirken, ona Wade Whipple rolünde Adam Pally eşlik etti.

    Sonic the Hedgehog 3 ise Sonic, Knuckles ve Tales’in, Shadow the Hedgehog’u alt edebilmek adına en büyük düşmanları Dr. Robotnik’le işbirliği yapmalarını konu ediniyor. Önceki filmlerin oyuncu ve seslendirme kadrosundan Ben Schwartz, Jim Carrey, Colleen O'Shaughnessey, Idris Elba ve James Marsden’ın geri döndüğü filmde, Keanu Reeves, Shadow’ı seslendiriyor. 

    Sonic Sinematik Evreni’ndeki tüm yapımları çevrimiçi izleyin

    Paramount imzalı Sonic serisinin, 2027 yılında gösterime girmesi bekleniyor. Serideki tüm yapımların Türkiye’de hangi platformlar üzerinden izlenebileceğini güncel olarak takip etmek için bu sayfaya göz atmayı unutmayın.

  • Nosferatu’yu Sevenlerin Bayılacağı 8 Klasik Film

    Nosferatu’yu Sevenlerin Bayılacağı 8 Klasik Film

    Son dönemde korku sinemasının yükselen yıldızları arasından yer alan Robert Eggers’ın F. W. Murnau’nun dışavurumcu klasiğini uyarladığı Nosferatu geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. Başrollerinde Bill Skarsgård, Lily-Rose Depp, Nicholas Hoult ve Willem Dafoe gibi isimlerin yer aldığı film, Bram Stoker’ın gotik romanından, sinemadaki birçok korku klasiklerinden izler taşıyor. Seyirci üzerinde sahici bir etki yaratmak adına detaylara ve yarattığı atmosfere önem vermesiyle bilinen yönetmenin izinden Nosferatu’ya ilham kaynağı olan yapımları sizler için bir araya getirdik.

    Nosferatu, Alman dışavurumcu estetiğiyle özdeşleştirilen Murnau’nun tek gotik klasiği değil elbette. Alman edebiyatının ve folklörünün önemli metinlerine dayanan 1926 tarihli Faust, Robert Eggers’ın röportajları sırasında referans olarak gösterdiği filmlerden bir tanesi. Faust isimli bir simyacının başarı ve şöhret karşılığında Mephisto adlı iblisle anlaşma yapmasını konu edinen filmin, aslında masum bir karakterin, kötücül bir gücün etkisi altında kalmasını anlatması sebebiyle Ellen ve Kont Orlok’un arasındaki ilişkiyi akla getirdiğini de söylemek mümkün. Eggers’e özellikle ilham kaynağı olan unsur ise, filmde Mephisto’nun tüm köye veba salgınını getirirken kanatlarıyla gökyüzünü kapladığı sahne. Bu sahneye benzer bir sekans Eggers’in filminde de yer alıyor.

    Murnau, Stoker’ın romanının izinsiz bir versiyonunu çekse de ilk resmi uyarlamaya Tod Browning 1931 yılında imza atıyor. Bela Lugosi’nin etkileyici performansıyla sinema tarihine geçen Dracula’nın açılış sahnesi Eggers’in filmine ilham kaynağı olmuş. Wired’a verdiği röportajda bu sahneye değinen yönetmen, Hutter’ın at arabasıyla Orlok’un şatosuna yaklaşırken çektiği kısımlarla bu sahneye kendi yorumunu getirdiğini belirtmiş. Yine aynı yıl Archie Mayo tarafından çekilen Svengali’nin de, genç bir kadın ve onu baştan güçlü ve şeytani bir figüre yer vermesi sebebiyle Nosferatu’yu çağrıştırdığını söyleyebiliriz.

    İngiliz yönetmen Thorold Dickinson’ın Puşkin’in aynı adlı kısa hikâyesinden uyarladığı filmi The Queen of Spades, konusundan ziyade biçim ve estetiğiyle Eggers’e ilham kaynağı olan bir korku filmi. Kamera kullanımının ve kompozisyonlarını son derece etkileyici bulduğunu belirten Eggers, filmin atmosfer yaratma konusunda çok başarılı olduğunu belirtiyor. CGI yerine pratik efekt kullanımını yeğleyen yönetmen, Queen of Spades’teki karlı Rus sokaklarını örnek almış. 

    Şimdiye kadar verdiğimiz örnekler genelde belli sahnelerde referans noktaları görevi görmeleriyle dikkat çekerken, Eggers, Jack Clayton’ın The Innocents’ını Nosferatu’nun en temel ilham kaynaklarından biri olarak nitelendiriyor. Deborah Kerr’in canlandırdığı Bayan Giddens’ın mürebbiye olarak çalıştığı evin hayaletli olduğuna inanmaya başlamasını konu edinen filmin gerek gotik atmosferi gerek karakterin yaşadığı psikolojik çöküntü ve paranoya hali bağlamında özellikle Lily-Rose Depp’in canlandırdığı Hellen’ın deneyimlerine benzediğini söylemek mümkün. 

    Korku türüyle bağlantısı oldukça zayıf olsa da Eggers’ın tüm zamanların en iyi korku filmleri arasında saydığı Ingmar Bergman imzalı Cries and Whispers, Nosferatu’yu çekerken özellikle oyunculuk performanslarıyla aklının köşesinde yer etmiş. Ama oyunculuk dediğimizde Lily-Rose Depp’in belki de en çok kıyaslandığı Isabelle Adjani’nin başrolde oynadığı unutulmaz Andrzej Zulawski filmi Possession’u anmadan geçmek olmaz. Werner Herzog’un Nosferatu uyarlamasında Lucy Harker rolünü de üstlenen Adjani’nin Possession’daki performansını Lily-Rose Depp’in Ellen Hutter karakteri için sık sık referans olarak gösterdiğini görüyoruz.

    Nosferatu’nun yapım tarihi açısından günümüze en yakın ilham kaynağı ise Mel Brooks’un yönettiği Dracula parodisi Dracula: Dead and Loving It. Eggers’un senaryo yazım sürecinde faydalandığı film, yönetmene vampirler konusunda uzak durması gereken klişeler konusunda yol göstermiş.

  • Nosferatu’yla İlgili Tüm Film ve Diziler

    Nosferatu’yla İlgili Tüm Film ve Diziler

    Robert Eggers’ın başrollerinde Bill Skarsgård, Lily-Rose Depp ve Nicholas Hoult’un yer aldığı Nosferatu uyarlaması kısa bir süre önce vizyona girdi. JustWatch ekibi olarak popüler kültürdeki en ikonik vampir temsillerinden biri olan Nosferatu’nun film ve dizilerdeki tüm yorumlarını sizler için bir araya getirdik.

    Nosferatu’nun ortaya çıkış hikâyesinin esasen sessiz dönemdeki Alman dışavurumcu sinemasına dayandığını görüyoruz. Nosferatu – Eine Symphonie des Grauens, sinemada dışavurumculuk denince ilk akla gelen isimlerden olan F. W. Murnau’nun yönettiği ve senaryosunu Henrik Galeen’in kaleme aldığı bir gayriresmi Dracula uyarlaması. Bram Stoker’ın 1897 tarihli Gotik romanının telif haklarını almadan yapılan bu uyarlamada hikâye Transilvanya’da değil Almanya’da geçiyor. Ürpertici vampirimizin ismi Kont Orlok; Jonathan Harker, Thomas Hutter; Mina Harker ise Helen Hutter olarak değiştiriliyor filmde. Nosferatu’nun fiziksel görünüşünün de büyük oranda değiştirildiği, okült, mistik ve dini öğelerin önemli rol oynadığı bu uyarlama yine de Stoker’ın mirasçılarının hedefi oldu ve tüm kopyalarının mahkeme kararıyla toplatılmasına karar verildi. Buna rağmen çeşitli kopyaları günümüze ulaşan film bugün hâlâ korku sinemasının köşe taşlarından biri kabul edilmekte.

    Nosferatu’nun bir sonraki uyarlamasına ise Yeni Alman sinemasının önde gelen isimlerinden Werner Herzog imza attı. Murnau’nun filmine büyük bir hayranlık besleyen Herzog, Stoker’ın romanının telif hakkının süresinin dolmasıyla beraber film üzerinde çalışmaya başladı. Karakter isimlerinde özgün metne sadık kalan yönetmen (Lucy ve Mina’nın karakterlerinin yer değiştirmesi dışında) karakter tiplemesi ve estetik açıdan Murnau’nun versiyonunu örnek olarak benimsedi. Herzog’un kariyerinde çalkantılı iş birlikleriyle iz bırakan Klaus Kinski, Dracula’yı canlandırırken, Isabelle Adjani Lucy Harker’a, Bruno Ganz Jonathan Harker’a ve ünlü yazar ve çizer Roland Topor, Renfield’e hayat verdi. Murnau’nun filminin aksine, Herzog’un Nosferatu’sunda Kont karakterinin daha trajik ve neredeyse sempati duyabilecek bir şekilde resmedilmesiyle drama yönünün korku unsuruna kıyasla daha ağır bastığını sölylemek mümkün.

    1988 yılına geldiğimizdeyse karşımıza Vampire in Venice filmi var. Carlo Alberto Alfieri ve Leandro Lucchetti’nin Herzog’un Nosferatu’sunun devamı olarak kaleme aldığı senaryoyu İtalyan yapımcı Augusto Caminito uyarlamaya karar verdi. Ancak gerek anlaşılan yönetmenlerle yaşanan sorunlar gerek Klaus Kinski’nin setteki kabul edilemez davranışları yüzünden yapım süreci büyük bir kaosa dönüştü. En sonunda Caminito’nun bizzat tamamlamak zorunda kaldığı film Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapsa da hem izleyici hem de eleştirmenlerce büyük bir hayal kırıklığı olarak nitelendirildi.

    2000 yılında E. Elias Merhige’in çektiği Shadow of the Vampire ise Murnau’nun Nosferatu’sunun yapılış sürecini ilginç bir biçimde kurmacalaştıran bir yapım. Orijinal filmde Kont Orlok’u canlandıran Max Schreck’in gerçekte bir vampir olması üzerinden inşa edilen hikâyede Schreck’i Willem Dafoe, Murnau’yu ise John Malkovich canlandırdı. Film En İyi Makyaj ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dallarinda Oscar’a aday gösterildi. 

    Nosferatu’yla ilgili yapımları nereden izleyebilirim?

    Robert Eggers’ın uyarlamasından ayrı olarak NOS4a2 gibi orijinal hikâyeden oldukça farklı bir çerçeveye ve tarza sahip olan bir dizi uyarlamanın yanı sıra Murnau’nun filminin yapım sürecini ve sinemadaki mirasını ele alan Nosferatu: The Real Story gibi bir belgesel de mevcut.

    Eğer Nosferatu’yla ilgili dizi ve filmleri Türkiye’de nereden izleyeceğinizi merak ediyorsanız, sitemizin sunduğu filtreleme özelliğiyla listedeki yapımların hangi dijital platformlarda mevcut olduğunu öğrenebilirsiniz.

  • Robert Eggers’in tüm filmlerini çevrimiçi izleme rehberi

    Robert Eggers’in tüm filmlerini çevrimiçi izleme rehberi

    Son dönemde ana akım sinema içinde Ari Aster ve Jordan Peele gibi isimlerle “nitelikli korku” (elevated horror) tarzı filmler denince ilk akla gelen isim olan Robert Eggers’ın yeni uzun metrajı Nosferatu bu hafta vizyona giriyor. Eggers, kariyeri açısından neredeyse bir passion project diyebileceğimiz ve üzerinde çalışmaya başladığı 2015 yılından bu yana büyük değişiklikler geçiren filmle, Bram Stoker’ın gotik klasiği Dracula’nın ruhuna sadık kalan bir uyarlamaya imza atıyor. JustWatch ekibi olarak hazırladığımız bu sayfayla yönetmenin filmografisine kronolojik br bakış atıyoruz.

    Eggers prodüksiyon tasarımcısı olarak başladığı sinema kariyerinde büyük çıkışına 2015 yılında yönettiği The VVitch ile imza attı. Başrollerinde Anya Taylor-Joy, Ralph Ineson ve Kate Dickie’nin rol aldığı film 17. yüzyılda New England’daki yerleşimci bir ailenin başından geçen doğaüstü ve korkutucu bir dizi olaya odaklanmaktaydı. Anya Taylor-Joy’un annesi ve babası tarafından kardeşlerinin ölümüne yol açan bir cadı olmakla suçlanan Thomasin adlı genç kızı canlandırdığı film, tarihsel gerçekçiliği, atmosfer yaratımı ve incelikli Püritanizm eleştirisiyle büyük beğeni topladı. Aydınlatma için yalnızca doğal ışık ve mum ışığının kullanıldığı bu filmle, Eggers detaylar konusundaki titizliğini de ortaya koymuş oldu.

    İkinci filmi olarak Nosferatu’yu uyarlamaktan vazgeçen Eggers’ın bir sonraki projesi Willem Dafoe ve Robert Pattinson’ın başrollerini paylaştığı The Lighthouse oldu. Yönetmenin kardeşi Max Eggers’le beraber senaryosunu kaleme aldığı film, 19. yüzyıl sonlarında New England yakınlarında iki deniz feneri bekçisinin bir fırtına sonrasında mahsur kalmaları ve bunu takiben yaşadıkları buhranları konu edinmekteydi. Tamamı siyah beyaz çekilen, dışavurumcu ve sembolik diliyle özgün bir psikolojik gerilim atmosferi yaratan film, En İyi Sinematografi dalında Oscar’a aday gösterildi.

    Robert Eggers’in üçüncü filminin tohumları ise yönetmenin İzlanda seyahati sırasında Björk’le ve onun aracılığıyla şair ve yazar Sjón’le tanışmasıyla atıldı. Nors mitolojisi ve Viking temalı bir film çekmek isteyen Eggers, Sjón’la beraber Shakespeare’in Hamlet’ine de ilham kaynağı olan Amleth efsanesinden ilham alan bir senaryo yazdı. Amcasının intikamı sonrasında Kral babası katledilen, intikam yemini etmiş sürgündeki prens Amleth’i Alexander Skarsgård canlandırırken, Nicole Kidman Kraliçe Gudrún’a, Ethan Hawke Kral Aurvandill’e hayat verdi. Amleth’e intikam planlarında yardımcı olan cadı Olga rolünü Anya Taylor-Joy üstlenirken, Eggers’in önceki filmlerinden Willem Dafoe, Kate Dickie ve Ralph Ineson gibi isimler de projede yer aldı.

    2022 yılında yeniden Nosferatu üzerinde çalışmaya başlayan Eggers, Thomas Hutter rolü için Harry Styles, Ellen için Anya Taylor-Joy’la anlaşsa, sonrasında bu isimlerin yerini Nicholas Hoult ve Lily Rose Depp aldı. Uzun zamandır yönetmenle çalışmak istediğini belirten Bill Skarsgård ise Kont Orlok rolünü üstlendi. Daha evvel Shadow of the Vampire’da Murnau’nun filminde Kont Orlok’u canlandıran oyuncu Max Schreck olarak da beyazperdede boy gösteren Willem Dafoe, Dr. von Franz karakterine hayat verdi. Aaron Taylor Johnson, Friedrich Harding’i, Emma Corrin, Anna Harding’i Ralph Ineson ise Wilhelm Sievers’ı canlandırdı. 

    Robert Eggers filmlerini Türkiye’de çevrimiçi nereden izleyebilirim?

    Nosferatu’ya hazırlık yapmak için Robert Eggers’in diğer filmlerine göz atmak istiyorsanız doğru adrestesiniz. Türkiye’deki tüm streaming platformlarının sunduğu kiralama, satın alma ve abonelik seçeneklerinin güncel bir şekilde listelendiği JustWatch sayesinde Netflix, Amazon Prime, Disney+ veya Apple TV gibi platformlardan dilediğinizi tercih edebilirsiniz. 

  • Squid Game’i sevdiyseniz bu yapımları da seveceksiniz

    Squid Game’i sevdiyseniz bu yapımları da seveceksiniz

    Squid Game bundan üç yıl önce Netflix’te yayınlandığında kısacık bir sürede tüm dünyayı kasıp kavuran bir fenomene dönüştü. Platformun en çok izlenen dizisi unvanına sahip Güney Kore yapımı distopik dizinin ikinci sezonu geçtiğimiz haftalarda yayına başladı.

    Distopik bir evrende geçen dizinin ilk sezonu, kendisini, yüzlerce yarışmacıların 45,6 milyar won değerinde bir para ödülü kazanmak için hayatları pahasına katıldığı bir dizi oyunun ortasında bulan kumar bağımlısı Seong Gi-hun’un hikâyesini anlatmıştı. İkinci sezon ise Gi-hun’un, oyunlarının bir daha tekrarlanmasına engel olmak ve Front Man’den intikam almak için üç yıl sonra oyunlara ikinci kez katılmasını ele alıyor.

    Eğer siz de Squid Game tarzındaki distopik gerilimleri, hayatta kalma hikâyelerini ve oyun temelli anlatıları seviyorsanız, aşağıda beş film ve beş dizi olacak şekilde listelediğimiz yapımlara mutlaka göz atın.

    Netflix’in oyun ve gerilim konseptini birleştiren tek dizisi Squid Game değil. 2020 yılında başlayan ve Haro Aso’nun aynı adlı mangasından uyarlanan Alice in Borderland, bu türün sevilen güncel örneklerinden bir tanesi. Alice in Borderland, arkadaşlarıyla beraber kendisini farklı bir gerçeklikteki Tokyo’da bulan Arisu’nun, hayatta kalabilmek için bir dizi oyun oynamak zorunda kalmasına ve içinde düştükleri bu gizemli durumu çözmeye çalışmasını konu ediniyor.

    Black Mirror, birbirinden farklı tarzda ve konularda bölümlere sahip olsa da kapitalizm ve tüketim toplum eleştirisi açısından Squid Game’le paralellikler taşıyan bir dizi. Dizinin “Fifteen Million Merits”, “White Bear”, “Bundersnatch” ve “USS Calister” bölümlerinin gerek işlenilen temalar gerek stil açısından Squid Game’i akla getirdiğini söylemek mümkün. 

    Prime Video yapımı Panic dizisi ise liseden mezun olan 23 gencin katıldığı ve onları en derinlerdeki korkularıyla yüzleştiren Panic isimli bir yarışma programını merkezine alıyor. Lauren Oliver’ın aynı adlı romanından uyarlanan dizinin odağındaki bu tehlikeli yarışma, kazanan gencin, yaşadığı kasabadan ayrılıp yeni bir hayat başlamasına imkan sağlayacak 50.000 dolar değerinde bir para ödülü vadediyor. (Ve elbette ki işler kontrolünden çıkıyor!)

    Squid Game başladığında sık sık adı anılan diğer bir dizi Nobuyuki Fukumoto’nun manga serisinden uyarlanan anime Kaiji: Ultimate Survivor. Anime, tıpkı Gi-hun gibi kumar borcu yüzünden kendisini bir ölüm kalım mücadelesine dönüşen oyunların ortasında bulan Kaiji Ito’nun hikâyesini anlatıyor.

    Sinema cephesine baktığımızdaysa, özellikle popüler filmlerde ve tür sinemasında bir oyun içinde hayatta kalma mücadelesi konusunun örneklerine daha çok rastladığımızı söylemek mümkün. Genelde bu tarz söz konusu olduğuna herkesin ilk aklına gelen yapım The Hunger Games olsa da Cube ve Battle Royale gibi kült korku-gerilim klasiklerinin Squid Game’e tartışmasız bir şekilde ilham verdiğini görebiliyoruz.

    Japon tür sinemasının önde gelen yönetmenlerinden Takashi Miike’nin 2014 yapımı filmi As The Gods Will, Squid Game’le taşıdığı benzerlikler yüzünden epey gündeme gelmişti. Muneyuki Kaneshiro ve Akeji Fujimura’nın manga serisinden uyarlanan filmin hikâyesi bir okuldaki öğrencilerin küçükken oynadıkları, ancak kaybetmenin oyuncuların hayatına mal olduğu bir dizi oyun oynamak zorunda kalan liseli genç Shun’a anlatmaktaydı. Squid Game başladığında konu benzerliği yüzünden hırsızlıkla suçlanan Hwang Dong-hyuk dizinin senaryosunu 2009 yılında yazdığını belirtmiş, tüm benzerliklerin tamamen tesadüfi olduğunu dile getirmişti. 

    Squid Game benzeri film ve dizileri nereden izleyebilirim?

    Listemizdeki filmler ve diziler ilginizi çektiyse Prime Video, Netflix ve Disney+ gibi Türkiye’den erişime açık platformlardaki kiralama, satın alma veya abonelik aracılığıyla izleme seçeneklerine göz atabilirsiniz. Sitemizin sunduğu filtreleme seçeneklerini kullanmanız yeterli!

  • Aslan Kral serisindeki tüm dizileri ve filmleri çevrimiçi izleyin

    Aslan Kral serisindeki tüm dizileri ve filmleri çevrimiçi izleyin

    Özellikle doksanlı yıllarda doğan çocukların hayatlarında vazgeçilmez bir konuma sahip olan Aslan Kral,  2019 yılında Disney bünyesinde Jon Favreau tarafından live-action olarak yeniden sinemaya uyarlandı. Bu hafta gösterime giren Mufasa: Aslan Kral ise, Simba’nın babası Mufasa’nın gençliğine odaklanıyor ve beş yıl önce çekilen film açısından prequel işlevi görüyor.

    Aslan Kral film ve dizileri hangi sırayla izlenmeli

    Aslan Kral serisindeki live action filmlerin yanı sıra animasyon film ve dizileri de merak ediyorsanız JustWatch ekibi olarak hazırladığımız listeye göz atın. Sitemizin sunduğu filtreleme özelliğini kullanarak kiralama, satın alma ve abonelik seçenekleri arasından dilediğinizi tercih edebilirsiniz. 

    Aslan Kral (1994)

    Gurur Toprakları’nın varisi Simba’nın, amcası Scar’ın ihaneti üzerine babası Mufasa’yı trajik bir şekilde kaybetmesiyle başlayan müzikal film, dostları Timon, Pumbaa ve Nala’yla beraber krallığını geri alma hikâyesini anlatmıştı. Birçok hayranı tarafından tüm zamanların en iyi animasyon filmi kabul edilen Aslan Kral, unutulmaz şarkılarıyla, Shakespeare ve Hamlet referanslarıyla da akıllara kazınmıiştı. 

    Timon ve Pumbaa (1995)

    Filmin vizyona girmesinden bir yıl sonra televizyonda yayına başlayan bu animasyon dizi toplam üç sezon sürdü. Timon ve Pumbaa’nın dünyanın dört bir yanındaki maceralarına odaklanan dizide, orijinal filmden Simba, Rafiki, Zazu, Shenzi, Banzai, Ed gibi karakterlere de yer verildi. 

    Aslan Kral 2: Simba’nın Onuru (1998)

    Simba ve Nala’nın kızları Kiara’nın, Scar’ı destekledikleri için krallıktan uzaklaştırılan sürüyle yaşayan Kovu adlı bir aslana âşık olmasını anlatan ikinci film ise, Romeo ve Juliet’in hikâyesiyle benzerlikler taşımaktaydı. Kiara’nın yaşadığı büyüme sancılarını ve babasına isyanını da konu edinen film, Scar’ın eşi Zira’nın Simba’yı ortadan kaldırma çabalarına rağmen Gurur Toprakları’nın sakinlerinin ve dışlanan aslanların yeniden bir arada yaşayabileceğini göstermişti. 

    Aslan Kral 3 (2004)

    Simba’nın yakın dostları Timon ve Pumbaa’nın nasıl tanıştıklarını anlatan üçüncü film ise Aslan Kral’taki olaylara bu eğlenceli ikilinin perspektifinden bakarak yaratıcı bir öyküye imza atmıştı. 

    Aslan Koruyucular (2016)

    Esasen 2015 yılında televizyon filmi formatında gösterilen Aslan Koruyucular: Kükreme Geri Dönüyor’a dayanan dizi resmi olarak 2016 yılında yayın hayatına başladı. Nala ve Simba’nın küçük oğulları Kion’u merkezine alan dizi, genç aslanın bal porsuğu Bunga, hipopotam Beshte, çita Fuli ve balıkçıl Ono’yla beraber Gurur Toprakları’nı korumak için atıldığı maceraları konu edindi. Timon ve Pumbaa gibi üç sezon süren dizinin son sezonu, ikinci filmde yaşanan olaylarla paralellikler taşımaktaydı. 

    Aslan Kral (2019)

    Disney’in live action yeniden çevrimlerinin gişede önemli başarılar elde etmesiyle birlikte Aslan Kral Jon Favreau yönetmenliğinde bir kez daha beyazperdeye aktarıldı. VR / AR teknolojilerinden faydalanılarak gerçekçi bir animasyon görünümü elde edilen filmin seslendirme kadrosunda Donald Glover, James Earl Jones, Beyoncé, John Oliver, Seth Rogen, Billy Eichner gibi isimler yer aldı. 

    Mufasa: Aslan Kral (2024)

    Yönetmen koltuğunda Moonlight ve If Beale Street Could Talk gibi yapımlarla tanıdığımız Barry Jenkins’in oturduğu yeni Aslan Kral filmi Mufasa’da ise, Rafiki’nin Kiara’ya dedesi Mufasa’nın kral olma hikâyesini anlatıyor. Mufasa ve Scar’ın ilişkisine yeni bir boyut katan filmin seslendirme kadrosuna ilk filmde de yer alan Billy Eichner, Beyoncé, Seth Rogen ve Donald Glover gibi yıldızların yanında Mads Mikkelsen, Aaron Pierre, Kelvin Harrison Jr. ve Thandiwe Newton gibi isimlerin eklendiğini de görüyoruz.

  • Star Wars dizilerini çevrimiçi izleme rehberi

    Star Wars dizilerini çevrimiçi izleme rehberi

    Geçtiğimiz günlerde Star Wars evreninin en yeni dizisi Skeleton Crew Disney+’ta yayın hayatına başladı. Kronolojik olarak The Mandalorian ile aynı zaman diliminde geçen dizi, galakside kaybolan dört çocuğun eve dönmek için uğraşırken başından geçen maceralara odaklanıyor. Başrollerinde Jude Law, Ravi Cabot-Conyers, Ryan Kiera Armstrong, Kyriana Kratter, Robert Timothy Smith ve Nick Frost’un başrollerinde yer aldığı Skeleton Crew, Star Wars evreninde geçen on yedinci dizi.

    Sinema filmlerinin yanında gerek animasyon gerek live action olsun, kendilerine özgü hayran kitleleri oluşturmayı başaran Star Wars dizilerinin tamamı hakkında detaylı bilgi edinmek için aşağıda hazırladığımız listeye göz atabilirsiniz.

    Lucasfilm’i Disney’in satın almasından önce Star Wars dizileri denince akla ilk olarak Star Wars: The Clone Wars’ın geldiğini söylesek yanlış olmaz. Dave Filoni’nin imzasını taşıyan dizi, Obi-Wan Kenobi, Anakin Skywalker ve padawanı Ahsoka Tano’nun Klon Savaşları sırasındaki maceralarını ele almıştı. Özgün animasyon tarzıyla da akıllara kazınan yapım Star Wars evrenindeki iik dizi değil elbette. Seksenli yıllarda ABC’de yayınlanan Star Wars: Droids ve Ewoks dizileri de orijinal üçlemenin sevilen kahramanları R2D2, C-3PO ve Ewoklar’a odaklanmışt.

    Yine Dave Filoni’nin imzasını taşıyan Star Wars: Rebels ise İmparatorluk’un baskı rejimiyle mücadele etmeye çalışan Ezra Bridger, Sabine Wren, Hera Syndulla ve Kanan Jarrus’u seri açısından kilit kahramanlara dönüştürmüştü.

    Daha çok Marvel Sinematik Evreni’nden tanıdığımız Jon Favreau, Star Wars’ın ilk live action dizisi olarak anlatı evrenine yeni bir soluk getiren The Mandalorian ise ödül avcısı Din Djarin ve akıllara “bebek Yoda” olarak kazınan küçük Grogu’nın galaksideki maceralarına odaklanmıştı. The Book of Baba Fett ve Ahsoka gibi diğer live action yapımlarla ana üçleme ve devam üçleme arasında bağ kuran The Mandalorian’ın yanında, Obi-Wan Kenobi ve The Acolyte de Star Wars’ın Disney dünyasındaki konumunu sağlamlaştırdı. 

    Star Wars dizileri kronolojik olarak hangi sırayla izlenmeli?

    George Lucas’ın 1977 yılında temelini attığı ve daha sonra çok çeşitli yapımcı ve yönetmenlerin perspektifiyle zenginleşen ve genişleyen Star Wars evreninde üretilen içerikler genelde kronolojik bir sırayı takip etmediği için kronolojik olarak takip etmek zor olabiliyor. Eğer dizileri Star Wars galaksisinin tarihine uygun olarak izlemek istiyorsanız aşağıdaki sıralamayı dikkate alabilirsiniz:

    • Young Jedi Adventures
    • The Acolyte
    • Star Wars: Tales of the Jedi
    • Star Wars: The Clone Wars
    • Star Wars: Droids
    • Star Wars: Tales of the Empire
    • Star Wars: The Bad Batch
    • Obi-Wan Kenobi
    • Star Wars Rebels
    • Star Wars: Andor
    • Ewoks
    • The Mandalorian
    • Star Wars: Skeleton Crew
    • The Book of Boba Fett
    • Ahsoka
    • Star Wars Resistance

    Star Wars dizilerini Türkiye’de çevrimiçi olarak nereden izleyebilirim?

    Disney’in Lucasfilm’i satın almasıyla beraber tüm Star Wars dizi ve filmleri Disney+ kütüphanesinde yerini almış oldu. Skeleton Crew da dahil olmak üzere Türkiye’de tüm Star Wars dizilerine Disney+ üzerinden erişebilirsiniz. 

  • JustWatch verilerine göre 2024’ün en popüler 10 dizisi

    JustWatch verilerine göre 2024’ün en popüler 10 dizisi

    2024’ün yavaş yavaş sonuna yaklaşırken, ekibimiz Türkiye’deki JustWatch kullanıcılarının verilerini analiz etti ve bu yıl dijital platformlarda en çok öne çıkan on diziyi sizler için listeledi. Eğer hâlâ izlemediğiniz ve radarınızdan kaçan bir dizi varsa, sitemizdeki filtreleme özelliğini kullanarak, içeriklerin farklı platformlardaki farklı izleme seçeneklerini inceleyebilirsiniz.

    JustWatch görülerine 2024’ün en popüler 10 dizisi

    Bu yılın en popüler dizilerine baktığımızda, geçtiğimiz yıllarda yıl sonu listelerinde birden çok yapımla yer alan HBO dizilerinin bu yıl pek öne çıkmadığını söylemek mümkün. Ülkemizde BluTV platformu üzerinden izlenebilen Games of Thrones prequel'ı House of the Dragon ise buna tek istisna olarak liste başında yer alıyor. House of the Dragon'ın ikinci sezonu hayranlarının beklentilerini karşılamadığı söylense de Türkiyeli izleyici yine de George R. R. Martin'in entrikaların ve iktidar mücadelelerinin eksik olmadığı dizisinden vazgeçmemiş gibi görünüyor. 

    Tarihsel ve fantastik anlatılar ülkemizdeki seyircinin ilgisini epey çekiyor olacak ki neredeyse Game of Thrones parodisi olarak nitelendirebileceğimiz Prens ise listede House of the Dragon'ın hemen arkasında yer alıyor. Giray Altınok'un yarattığı nüktedan, aksi ve bir o kadar da komik Prens'in Bongomya Krallığı'ndaki maceraları ikinci sezonuyla da büyük beğeni topladı. 

    Listemizin üçüncü sırasında yer alan Prime Video yapımı The Rings of Power ise seyircinin tanıyıp bildiği evrenlerde geçen yapımlarla çok daha rahat bağ kurabildiğini kanıtlıyor. Disney+'ın öne çıkan yapımlarından ve bu yılın en başarılı dizilerinden olduğu aldığı Altın Küre adaylıklarıyla tescillenen Shôgun ise dördüncü sıraya yerleşiyor. 

    Korku-gerilim türünü fantastik dünyalarla harmanlayarak seyircisini diken üstünde tutmayı başaran anlatıların ne kadar sevildiği bilinir. Bir türlü ayrılamadıkları kasabada gizemli yaratıkların tehdidi altında yaşayan bir grup insanın hayatta kalma mücadelesini işleyen From ve dizi tarihinde zombi istilası denince artık kült bir konumda olan The Walking Dead'in listemizde yer alması seyircinin bu ilgisini kanıtlar nitelikte. Farklı bir tarza sahip olsa da yine bir post-apokaliptik anlatı üzerine kurulu olan Fallout ise The Walking Dead'in hemen arkasında sekizinci sıraya yerleşiyor. 

    Onuncu sırada yer alan BluTV dizisi İlk ve Son ise, Türkiye yapımı içeriklerden listemize girmeyi başaran ikinci dizi. Her sezonunda farklı bir çiftin uzun yıllara yayılan inişli çıkışlı ilişkilerini takip eden dizinin üçüncü sezonu şimdiden onaylandı bile. 

    2024’ün en popüler dizilerini nereden izleyebilirim?

    Aşağıdaki listemizi inceleyerek 2024’ün en popüler dizilerini nereden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Her biri Türkiye’de internet üzerinden izlenebilen yapımların Netflix, Prime Video, BluTV, Exxen ve Disney+ gibi platformların sunduğu izleme seçeneklerine göz atabilirsiniz.

  • JustWatch verilerine göre 2024’ün en popüler 10 filmi

    JustWatch verilerine göre 2024’ün en popüler 10 filmi

    2024’ün yavaş yavaş sonuna yaklaşırken, ekibimiz Türkiye’deki JustWatch kullanıcılarının verilerini analiz etti ve bu yıl dijital platformlarda en çok öne çıkan on filmi sizler için listeledi. Eğer hâlâ izlemediğiniz ve radarınızdan kaçan bir film varsa, sitemizdeki filtreleme özelliğini kullanarak, içeriklerin farklı platformlardaki farklı izleme seçeneklerini inceleyebilirsiniz.

    JustWatch görülerine 2024’ün en popüler 10 filmi

    2024’ün popüler filmlerine baktığımızda kullanıcıların izleme tercihlerine geçtiğimiz yıl Oscar’larda en çok konuşulan yapımlarının öne çıktığını görmek mümkün. En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri de dahil olmak üzere toplamda yedi ödüle layık görülen Oppenheimer örneğin dördüncü sırada yer alıyor. Aynı dönemde Oppenheimer’la beraber anılan Barbie’yi listede göremememiz ise ilginç bir detay. Oppenheimer’ı geçtiğimiz yılki ödül sezonunun bir diğer favorisi olan Zavallılar takip ediyor. 

    Cannes’da Altın Palmiye’yi, Oscar’larda ise En İyi Senaryo ödülünü kucaklayan Justine Triet imzalı Bir Düşüşün Anatomisi de listenin dikkat çeken ödüllü yapımlarından bir tanesi. Jonathan Glazer’ın Nazi Almanyası’nda geçen sarsıcı filmi İlgi Alanı da Türkiye seyircisinde derin bir iz bırakmışa benziyor. 

    Denis Villeneuve imzalı Dune: Bölüm İki ise, listenin açılışını vizyonda yapan az sayıdaki 2024 filminden bir tanesi. Listenin ikinci sırasında yer alan Dune’un, serinin ikinci filmin önüne geçmesi ilginç bir detay. Wim Wenders’ın MUBI Türkiye’de gösterimde olan filmi Mükemmel Günler’in listede yer almasında, yönetmenin Nisan ayında İstanbul Film Festivali’ne konuk olmasının da önemli bir rol oynadığını düşünebiliriz. Dokuzuncu sırada yer alan ve başrolünde Jason Statham’ın yer aldığı Arıcı: Ölüm Kovanı ise listedeki tek aksiyon filmi. 

    En popüler filmler listesinde Türkiye yapımı iki filmin yer aldığını görüyoruz. Altıncı sırada konumlanan Atatürk 1881 - 1919, vizyonda iyi bir gişe elde ettikten sonra televizyonlarda yeniden izleyiciyle buluşmuştu. Birinci sıraya yerleşen 3391 Kilometre filmi ise 2024 yılının gişede en çok izlenen yapımlar listesinde yedinci sırada yer alıyor. Romantik aşk hikâyelerinin hâlâ seyircide yankı bulduğunu gösteren film ise Prime Video’nun kataloğundan izlenebiliyor.

    2024’ün en popüler filmlerini nereden izleyebilirim?

    Aşağıdaki listemizi inceleyerek 2024’ün en popüler filmlerini nereden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz. Her biri Türkiye’de internet üzerinden izlenebilen yapımların Netflix, Prime Video, MUBI Türkiye ve Disney+ gibi platformların sunduğu izleme seçeneklerine göz atabilirsiniz.

  • Dune: Prophecy’yi sevdiyseniz bu dizilere de göz atın!

    Dune: Prophecy’yi sevdiyseniz bu dizilere de göz atın!

    Denis Villeneuve’ün 2021 tarihli uyarlamasıyla yeniden gündeme gelen Dune serisi, HBO’nun yeni dizisi Dune: Prophecy’yle evrenini genişletiyor. Dune: Part Two’nun ardından üçüncü filmle ilgili yeni haberler gelmeye başlarken, Dune: Prophecy ise Paul Atreides’in doğumunun 10.000 yıl öncesinde geçen bir hikâye anlatıyor. Bene Gesserit topluluğunun kuruluş hikâyesini konu edinen dizi Valya Harkonnen (Emily Watson) ve kız kardeşi Tula’yı (Olivia Williams) merkezine alıyor.

    Ülkemizde BluTV programında yayınlanan Dune: Prophecy gibi bilim kurgu türünden özgün içerikler veya güç odakları arasındaki otorite mücadelelerini konu edinen fantastik ve epik diziler arıyorsanız, JustWatch olarak hazırladığımız on dizilik bu listeye göz atabilirsiniz.

    Foundation

    Isaac Asimov’un aynı adlı roman serisinden uyarlanan Apple TV+ dizisi Foundation (Vakıf), tıpkı Dune gibi zengin ve kompleks bir anlatı evreni sunması açısından benzerlikler taşıyor. Galaktik İmparatorluğu’nun kontrolünde yönetilen bir evrende geçen Foundation, İmparatorluk’un çöküşünü öngören matematikçi ve tarihçi Hari Seldon ile, insanlığı kurtarmak için bir araya getirdiği grubun hikâyesini anlatıyor. Dizide Jared Harris, Lee Pace, Lou Llobell gibi isimler rol alıyor. 

    The Expanse

    James S. A. Corey’nin bilim kurgu roman serisinin dizi uyarlamasının Game Thrones’la Dune’un karışımı olarak nitelendirilmesine şaşmamalı. İnsanlığın Güneş Sistemi’nde koloniler kurduğu bir gelecekte geçen dizinin hikâyesi, kendilerini düzeni tehdit eden bir komplonun ortasında bulan dedektif Joe Miller ve eski askeri pilot James Holden’ın etrafında şekilleniyor. Politik alt metni, karakter gelişmi ve görsel dünyası beğeni toplayan dizi altı sezon boyunca devam etti. 

    House of the Dragon 

    İmparatorluk tahtında hak iddia eden ailelerin varlığı sebebiyle Games of Thrones ve House of Dragon’ın, Dune: Prophecy’den bahsederken sık sık adının geçtiğini söyleyebiliriz. Seyircisini Games of Thrones’da işlenen konulara politik açıdan zemin hazırlayan olaylara götüren House of Dragons gibi Dune: Prophecy de Paul Atreides’in trajedisinde kilit bir rol oynayan Bene Gesserit’lerin ortaya çıkış hikâyesini anlatıyor.

    Babylon 5

    Galakside farklı türler arasında yaşanan savaşların ardından diplomasinin ve ticaretin yeniden sağlanması için inşa edilen Babylon 5 isimli bir uzay üssünde geçen bu dizi, insanlar, Minbari, Centauri, Narn ve Vorlon ırkları arasındaki ilişkileri merkezine alıyor. Diplomatik krizlerin, ittifakların, isyanların, savaşların ve baskı rejiminin yükselişinin işlendiği dizi politik bilim kurgu türünde olması sebebiyle Dune: Prophecy’le benzerlikler taşıyor. 

    Raised by Wolves

    Raised by Wolves, dini ve spiritüel temaları bilim kurgu türüne özgü bir anlatı içinde ele alması sebebiyle adı sık sık Dune: Prophecy’le beraber anılan bir dizi. Seçilmiş kişi, kehanet ve saplantılı dini tarikat (Mithraic) gibi unsurlara sahip olan dizide Marcus’a hayat veren Travis Fimmel’ın Dune: Prophecy’de oldukça benzer bir rol olan Desmond Hart’ı canlandırması da ilginç bir detay. 

    The Acolyte

    Star Wars’un Yüksek Cumhuriyet Devri’nde geçen yeni dizisi The Acolyte, Skywalker Destanı’nın öncesine odaklanması ve mistik öğretileriyle bilinen Jedi düzenini merkezine alması sebebiyle Dune: Prophecy ile benzerlikler taşıyor. 

    The Wheel of Time

    Robert Jordan’ın uzun soluklu roman serisinden uyarlanan The Wheel of Time, tıpkı Dune evreni gibi kadim öğretilerin ve kehanetlerin etrafında şekillenen bir anlatıya sahip. Genel anlamda hikâye evreni içinde farklı konumlara ve görevlere sahip olsalar da Aes Sedai büyücülerinin sık sık Bene Gesserit’lerle karşılaştırıldığı da bir gerçek. 

    Dune: Prophecy’ye benzer yapımları nereden izleyebilirim?

    Günümüzde bilimkurgu türünün en popüler serileri arasında kabul edilen Dune’un yeni dizisi Dune: Prophecy’ye benzer yapımları nereden izleyeceğinizi merak ediyorsanız, aşağıdaki listemizde Türkiye’deki dijital platformların sunduğu seçeneklere göz atabilirsiniz. Dune evreninden ilham alan Frank Herbert’s Dune, Frank Herbert’s Children of Dune dizilerinin yanı sıra David Lynch’in yönettiği Dune filmine veya Alejandro Jodorowsky’nin hayata geçiremediği Dune projesini ele alan Jodorowsky’s Dune belgeseli de ilginizi çekebilir! 

  • Oz Büyücüsü evreninde geçen dizi ve filmler

    Oz Büyücüsü evreninde geçen dizi ve filmler

    Sinemadan televizyona, müzikalden tiyatroya sayısız uyarlamayla akıllara kazanan Oz Büycüsü’nün sihirli ve renkli dünyası Jon M. Chu’nun Wicked’la beyazperdeye geri dönüyor. Aynı adlı müzikalin başrollerinde Ariana Grande ve Cynthia Erivo’nun yer aldığı Wicked, Oz Büyücüsü’nde Batının Kötü Cadısı (Wicked Witch of the West) ve Kuzeyin İyi Cadısı’nın Shiz Üniversitesi’nde yeşeren sıradışı dostluklarını ve hayatta farklı yollarda ilerlemelerine sebep olan olayları konu ediniyor. Wicked’ın vizyona girmesiyle beraber Oz Büyücüsü’nün dünyasına ilgi duymaya başlayan kullanıcılarımız için geçmişten günümüze Wizard of Oz’un tüm dizi ve film uyarlamalarını bu sayfada listeledik.

    L. Frank Baum’un 1900 tarihli çocuk kitabının en ünlü uyarlamasının Victor Fleming’in 1939 yapımı müzikali Oz Büyücüsü olduğunu söylemek mümkün. Kansas’ta meydana gelen bir kasırganın sonrasında köpeği Toto’yla beraber kendisini gizemli Oz Diyarı’nda bulan Dorothy Gale adlı genç kızın maceralarını anlatan müzikalin başrolünde Judy Garland oynamıştı. Eve dönebilmek için Oz Büyücüsü’nü bulması gereken Dorothy’ye bu arayışında yardımcı olan Teneke Adam, Korkuluk ve Aslan’ı sırasıyla Jack Haley, Roy Bolger ve Bert Lahr canlandırmıştı.

    1939 tarihli uyarlamanın öncesinde 1910’dan itibaren film uyarlamaları yapılmaya başlayan Oz Büyücüsü sessiz sinema döneminde de The Wonderful Wizard of Oz, The Patchwork Girl of Oz, The Magic Cloak of Oz gibi versiyonlarla seyirciyle buluştu. Oz Büyücüsü çıtayı oldukça yükselttiği için sonrasındaki uyarlamalar Fleming’in yarattığı vizyonun seviyesine ulaşamasa bile kayda değer film ve dizi örneklerinin de karşımıza çıktığını söylemek mümkün. Bunlar arasında örneğin Judy Garland’ın kızı Liza Minelli’nin Dorothy Gale’i seslendirdiği animasyon film Journey Back to Oz (1972) dikkat çekiyor.

    Ayrıca ünlü yönetmen Sidney Lumet’nin aynı adlı müzikalden uyarladığı ve başrollerinde Diana Ross ve Michael Jackson’ın rol aldığı The Wiz! (1978)’de Oz evrenine farklı bir yorum getiren uyarlamalar içinde kült statüsüne ulaşan filmlerden kabul ediliyor. Lumet’nin versiyonunda Dorothy Gale, Harlem’de yaşayan 24 yaşında bir ilkokul öğretmeni olarak karşımıza çıkıyor. 

    Günümüze geldiğimizde, Zooey Deschanel’in başrolde oynadığı ve Kansaslı bir garson olan DG’nin kendisini O.Z (Outer Zone) adlı dünyada bulduktan sonra yaşadığı maceraları anlatan mini dizi Tn Mian ile NBC’de yayınlanan ve Dorothy Gale’in hikâyesine çok daha karanlık bir ton katan Emerald City gibi yapımları örnek olarak göstermek mümkün. Yakın dönemdeki beyazperde uyarlamalarına baktığımızda, Sam Raimi’nin 2013 tarihli Muhteşem ve Kudretli Oz’unu anmamak olmaz. Başarısız sihirbaz Oscar Diggs’in kendisini nasıl Oz Diyarı’nda bulduğunun ve Oz Büyücüsü adını aldığını anlatan filmde James Franco, Mila Kunis, Rachel Weisz, Michelle Williams, Zach Braff gibi isimler rol alıyor. 

    Oz Büyücüsü’nün film ve dizi uyarlamalarını nereden izleyebilirim?

    Aşağıdaki listemize göz atarak Oz Büyücüsü’yle bağlantılı tüm dizi ve filmleri Türkiye’de hangi dijital platformlardan izleyebileceğinizi keşfedebilirsiniz.

  • Ariana Grande’nin rol aldığı en iyi filmler ve diziler

    Ariana Grande’nin rol aldığı en iyi filmler ve diziler

    Kuşağının en başarılı pop starları arasında kabul edilen Ariana Grande’nin başrolünü Cynthia Erivo’yla paylaştığı Wicked geçtiğimiz günlerde gösterime girdi. Müzisyenlik kariyerinin yanında oyuncu olarak da kendini kanıtlayan sanatçının kamera önündeki kariyeri çok daha öncesine dayanıyor. JustWatch olarak hazırladığımız bu listede genç yıldızın rol aldığı en iyi film ve dizileri bir araya getirdik.

    Victorious

    Granda, tiyatro ve müzikale olan yakınlığıyla bilinse de oyuncu olarak çıkışını Nickelodeon’da yayınlanan Victorious dizisiyle yaptı. Başrolünü Victoria Justice’in üstlendiği dizi, sahne ve performans sanatları eğitimi veren bir lisede okuyan Tori Vega ve dostlarının maceralarına odaklanmaktaydı. Toplamda dört sezon süren Victorious’ta Grande, Tori’nin yakın arkadaşlarından Cat Valentine’ı canlandırdı. 

    Sam & Cat

    Hem iCarly hem de Victorious’a spin-off olarak tasarlanan bu dizide de Cat Valentine rolüne devam eden Grande, Jennette McCurdy’yle başrolü paylaştı. Dizi, ikinci sezonu için yenilenmesi beklenmesine rağmen kanalla yaşanan anlaşmazlıklar yüzünden iptal edildi.

    Swindle

    Grande’nin Nickelodeon döneminden bir televizyon filmi olan Swindle, gerçek değerini bilmedikleri bir beyzbol kartını rehinciden geri alabilmek ve daha yüksek bir fiyata yeniden satmak için hırsızlık yapan bir grup arkadaşın hikâyesini anlatmaktaydı. Gordon Korman’ın aynı adlı romanından uyarlanan filmde sanatçı Amanda “Mandy” Benson karakterini canlandırmıştı. 

    Scream Queens

    2013 ve sonrasında daha çok müzik kariyerine odaklanan sanatçı tek tük de olsa kamera önünde projelerde yer almaya devam etti ve Ryan Murphy yapımcılığında Fox’ta yayınlanan satirik korku - komedi dizisi Scream Queens’in ilk sezonunda rol aldı. Kimliği belirsiz bir katilin işlediği cinayetlerle sarsılan Wallace Üniversitesi’ndeki bir genç kız grubunu merkezine alan dizide Grande, Chanel #2 olarak da bilinen Sony Herfmann’a hayat verdi. 

    Hairspray Live!

    NBC’nin John Waters’ın ikonik müzikalini canlı olarak televizyon ekranlarına taşıdığı bu yapımda Maddie Baillio, Harvey Fierstein, Martin Short ve Jennifer Hudson gibi isimlerle çalışan Grande Penny Pingleton rolünü üstlendi. Daha önceki yapımlarda Peny karakterini Leslie Ann Powers ve Amanda Bynes canlandırmıştı.

    Ariana Grande: Dangerous Woman Diaries

    Sanatçının 2017 yılındaki Dangerous Woman turnesini merkezine alan bu belgesel serisi YouTube’da yayınlandı. Alfredo Flores’in yapımını üstlendiği dört bölümlük program, Grande’nin Manchester’daki konserinde yaşanan bombalı saldırı sonrasında yaşadıklarına da yer verdi. 

    ariana grande: excuse me, i love you

    Grande’nin 2019’da Sweetener ve Thank U, Next albümleri yayınlandıktan sonra çıktığı Sweetener World Tour sırasında çekilen bu konser filmi ise Netflix’te yayınlandı. 

    Don’t Look Up

    Adam McKay’in başrollerinde Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Jonah Hill, Meryl Streep gibi yıldız isimlerin rol aldığı kıyamet komedisinin de kadrosunda yer alan Grande, Riley Bina adında dünyacü ünlü bir pop şarkıcısını canlandırdı. 

    Ariana Grande’nin en iyi performanslarını çevrimiçi izleyin

    Aşağıdaki listeye göz atarak Ariana Grande’nin en iyi performanslarını çevrimiçi olarak hangi platformlardan izleyebileceğinizi keşfedin. Sitemizin sunduğu filtreleme özelliğini kullanarak abonelik, kiralama ve satın alma seçenekleri arasında size en uygun olan platformu tercih edebilirsiniz.  

  • Wicked’a benzeyen ve çevrimiçi izleyebileceğiniz 40 film

    Wicked’a benzeyen ve çevrimiçi izleyebileceğiniz 40 film

    Broadway’in en sevilen müzikallerinden biri olan Wicked’ın live-action versiyonu geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Sinema tarihinde Oz Büyücüsü’nden, ikonik müzikal uyarlamalarına, masallardan cadılara birçok referans barındıran filmin tadı damağınızda kaldıysa, aşağıda listelediğimiz filmlere de göz atabilirsiniz.

    İlk olarak 1995 yılında Gregory Maguire’ın roman formatında kaleme aldığı Wicked, L. Frank Baum’un yarattığı karakterleri ve evreni genişletip onlara farklı bir perspektiften bakmıştı. 2003’te Stephen Schwartz’ın müzikal olarak yeniden yorumladığı Wicked, üç Tony Ödülü’ne layık görülmüştü. Universal bünyesinde iki filme ayrılarak tasarlanan bu yeni uyarlamanın yönetmen koltuğunda John M. Chu oturuyor. Dorothy Gale’in Oz Diyarı’ndaki maceralarının öncesini anlatan ilk filmin merkezinde, Oz Büyücüsü’nde Batının Kötü Cadısı (Wicked Witch of the West) ve Kuzeyin İyi Cadısı Glinda’nın (Glinda the Good Witch of the North) Shiz Üniversitesi’nde tanışmalarını ve başta birbirlerinden nefret etmelerine rağmen aralarında yeşeren dostlukları yer alıyor. Ünlü şarkıcı Ariana Grande’nin Glinda’yı, Broadway’in başarılı isimlerinden Cynthia Erivo’nun Elphaba’yı canlandırdığı filmde Jonathan Bailey, Fiyero’ya hayat veriyor.

    Wicked’a benzeyen en iyi filmler neler?

    Özellikle yakın dönemde Amerikan sinemasında yükselişe geçen müzikal uyarlamaları ilginizi çekiyorsa Steven Spielberg’ün West Side Story’sine, Lin-Manuel Miranda başrollü Hamilton’a ve ayrıca Tick, Tick… Boom! ve In the Heights gibi filmlere göz atabilirsiniz.

    Fantastik diyarlarda geçen, cadıları ve büyücüleri konu edinen masalsı filmler de oldukça geniş bir seçenek yelpazesine sahip. Stardust, Enchanted gibi yapımların yanı sıra tercihinizi klasik masallara güncel yorumlar getiren Cinderella, Maleficent ve Peter Pan gibi filmlerden de yapabilirsiniz.

    L. Frank Baum’un yarattığı ve sonrasında birçok sanatçının ve yazarın dönüştürüp zenginleştirdiği Oz evreninin sinemadaki uyarlamalarını merak ediyorsanız, Victor Fleming’in unutulmaz klasiği The Wizard of Oz’u ve Sam Raimi’nin Oz Büyücüsü rolünde James Franco’nun yer aldığı uyarlaması Oz the Great and the Powerful’u izlemeden geçmeyin!

    Wicked tarzındaki filmleri çevrimiçi olarak nereden izleyebilirim?

    JustWatch olarak hazırladığımız bu sayfada Wicked’a benzeyen filmlerle ilgili tüm güncel bilgilere erişebilirsiniz. Sitemizdeki filtreleme özelliğini kullanarak yapımların Prime Video, Netflix, Apple TV+ ve Disney+’taki izleme seçenekleri arasında size en uygun olanı tercih edebilirsiniz.

  • Gladyatör 2 tarzında, çevrimiçi izleyebileceğiniz 10 film

    Gladyatör 2 tarzında, çevrimiçi izleyebileceğiniz 10 film

    Ridley Scott’ın, 2000 tarihli epik klasiği Gladyatör için 24 yıl aradan sonra çektiği devam filmi Gladiator II (Gladyatör 2) ülkemizde geçtiğimiz hafta gösterime girdi. Paul Mescal, Pedro Pascal, Denzel Washington ve Joseph Quinn’in başrolde oynadığı filmin etkisiyle tarihsel epikler ve aksiyon filmleri yeniden sinemaseverlerin gündemine oturdu. JustWatch olarak biz de Gladiator II’nın tarzını ve işlediği konuları en çok akla getiren ve Türkiye’deki dijital platformlardan izleyebileceğiniz 10 filmi listeledik. 

    Özellikle Antik Roma döneminde geçen destansı hikâyeler sinemanın ortaya çıktığı ilk yıllarda bile yönetmenlerin ilgisini çeken bir tür olmuştur. Peplum ya da sword-and-sandal (Türkçesi Kılıç - Sandalet) filmleri olarak da anılan tarihi epikler daha sonra klasik Hollywood döneminde de yeniden çevrilerek popülerliğini korumaya devam etti.

    Ben Hur 

    1959 yılında William Wyler’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve başrolünde Charlton Heston’ı izlediğimiz Ben-Hur bu yeniden çevrimler arasında en çok dikkat çekenlerden bir tanesi. Haksız yere Romalı bir valiye saldırmakla suçlanan ve kendisinin ve ailesinin onurunu lekelediği için Roma İmparatorluğu’undan intikam almaya yemin eden Judah Ben-Hur’un hikâyesini anlatan filmin, temelde merhamet ve iyiliği öğütleyen bir ana fikre sahip olduğunu söylemek mümkün. 

    Spartacus

    Trakyalı bir köle olan Spartacus’un gladyatör olup Roma’ya karşı büyük bir isyan başlatmasını anlatan Stanley Kubrick’in yönettiği ve Kirk Douglas, Laurence Olivier ve Peter Ustinov gibi aktörlerin rol aldığı Spartacus yine bu dönemin öne çıkan epikleri arasında kabul edilmekte. 

    Braveheart

    Mel Gibson’ın hem yönetip hem de başrolünü oynadığı Oscar ödüllü filmi Braveheart, farklı bir dönemde geçse de sık sık ilk Gladyatör’le kıyaslanmış ve hikâye izlekleri arasında paralellikler kurulmuştu. 13. yüzyılda İskoçya Bağımsızlık Savaşı sırasında savaşı William Wallace’ın intikam mücadelesine odaklanan Braveheart’ın, ailesini kaybeden yalnız ve ihanete uğrayan kahraman figürü açısından Gladyatör’le benzerlikler taşıdığını görmek mümkün. Maximus’un oğlu Lucius’un hikâyesini anlatan ikinci filmin de bu kahraman figürünün bir uzantısını ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. 

    Troy

    Gladyatör’ün gişedeki başarısını takiben, 2000’li yıllarda benzer konuları ve dönemleri ele alan çok sayıda epik Hollywood filminin çekildiğini görüyoruz. Homeros’un İlyada destanının serbest bir uyarlaması olan Troy da bu antik dönem epiklerinden bir tanesi. 2004’te Wolfgang Petersen’ın çektiği film Brad Pitt, Eric Bana, Sean Bean, Diane Kruger, Orlando Bloom gibi ünlü isimlerin yer aldığı oyuncularının performanslarıyla beğeni toplasa da karakter derinliği açısından değil görselliği; aksiyon ve savaş sahneleri açısından daha çok öne çıkmıştı.

    Kingdom of Heaven

    Filmografisindeki diğer epik filmler Gladyatör’ün seviyesine ne yazık ki çoğu zaman erişemeyen Ridley Scott’un görece olumlu eleştiriler alan filmi Kingdom of Heaven’ı anmadan geçmek olmaz. Özellikle Yönetmenin Kurgusu versiyonunun Balian’lı İbelin’in hikâyesi aracılğıyla anlatılan Üçüncü Haçlı Seferleri’nin çok daha kapsamlı ve ilgi çekici bir portresini sunduğu söylenen filmde Orlando Bloom, Eva Green, Jeremy Irons, Edward Norton ve Liam Neeson gibi isimler rol almıştı.  

    300

    Filmografisi en az Ridley Scott kadar kaotik olan Zack Snyder’in 300’ü, özgün renk tonları, görselliği ve estetiğiyle vizyona girdiği dönemde çok konuşulmuştu. Frank Miller’ın aynı adlı grafik romanından beyazperdeye uyarlanan film, bu forma sadık kalmak için kare kare çekilmiş ve dijital görsel efektleriyle dikkat çekmişti. Gerard Butler, Lena Headey ve Dominic West’in başrollerinde oynadığı film bugün dahi 2000’li yılların popüler kültür fenomenlerinden biri olarak hatırlanmaya devam ediyor.

    The Clash of the Titans

    Tarihsel de ziyade mitolojik bir epik olarak nitelendirebileceğimiz The Clash of the Titans, aksiyonu, görsel dünyası, erdem ve adalet için savaşan ana karakteri bağlamında yine Gladyatör’ü akla getiren bir film. Louis Leterrier’nin yönettiği filmde Sam Worthington, Liam Neeson, Ralph Fiennes, Gemma Arterton ve Mads Mikkelsen rol almış, özellikle 3D efektleriyle övülen filmin iki yıl aradan sonra devam filmi de çekilmişti.

    The Eagle

    Burada adı geçen diğer yapımlara kıyasla çok daha mütevazı bir bütçeye sahip olan The Eagle, yine Roma imparatorluğu döneminde geçiyor ve genç komutan Marcus Flavius Aquila’nın ortadan kaybolan babasının adını temize çıkarma ve lejyonunu kayıp kartal sembolünü bulmak için verdiği mücadeleyi ele alıyor. Channing Tatum, Donald Sutherland ve Jamie Bell’in başrollerinde yer aldığı filmin yönetmenliğini ise Kevin Macdonald üstleniyor.

    Pompeii

    Aksiyon filmleriyle tanınan Paul W. S. Anderson’ın epik ve felaket filmi türlerini harmanladığı Pompeii, vizyona girdiği dönemde büyük bir sükse yakalamasa da bugünlerde bazı sinefillerin etkisiyle yeni bir gözle bakılan aksiyon filmleri arasında yer alıyor. Vezüv’ün patlamasıyla yanarak kül olan Pompeii şehrindeki bir gladyatörün ve aşık olduğu kadının hikâyesini anlatan filmin başrollerinde Kit Harrington ve Emily Browning rol almıştı.

    The Clash of the Titans

    Tarihsel de ziyade mitolojik bir epik olarak nitelendirebileceğimiz The Clash of the Titans, aksiyonu, görsel dünyası, erdem ve adalet için savaşan ana karakteri bağlamında yine Gladyatör’ü akla getiren bir film. Louis Leterrier’nin yönettiği filmde Sam Worthington, Liam Neeson, Ralph Fiennes, Gemma Arterton ve Mads Mikkelsen rol almış, özellikle 3D efektleriyle övülen filmin iki yıl aradan sonra devam filmi de çekilmişti. 

    The Northman

    Bilim kurgu ve süper kahraman filmlerinin Hollywood endüstrisini ele geçirdiği son on yılda, özellikle antik çağlarda geçen epik filmlerin pek öne çıktığı söylenemez. Folk horror türüyle adını duyuran Robert Eggers’in The Northman’inin nordik mitolojiden ve Amleth efsanesinden beslenen hikâyesiyle Gladyatör’le paralellikler taşıdığını görüyoruz. Tarz olarak korku ve gerilim tonları daha çok ağır basan ve intikam almak için yıllar sonra ülkesine geri dönen bir savaşçıyı merkezine alan filmde Alexander Skarsgard, Nicole Kidman, Anya Taylor-Joy, Ethan Hawke ve Willem Dafoe’yi izliyoruz.

  • Haftanın öne çıkan dizi ve filmleri

    Haftanın öne çıkan dizi ve filmleri

    İzleyecek yeni bir şeyler mi arıyorsunuz? JustWatch olarak hazırladığımız bu rehberde hayranı olduğunuz dizilerin yeni sezonlarından dijital platformlarda yayınlanan yeni filmlere kadar 18 - 24 Kasım haftasının öne çıkan yapımlarını bulabilirsiniz.

    Bu hafta hangi dizi ve filmler dikkat çekiyor? (18 - 24 Kasım)

    Dune: Prophecy (18 Kasım - BluTV’de başlıyor)

    Frank Herbert’in aynı adlı roman serisinden sinemaya uyarlanan Dune evreni genişlemeye devam ediyor! Denis Villeneuve’ün yönettiği ve Paul Atreides’in bir kahramandan zalim bir imparatora evrilmesini anlatan filmlerin 10.000 yıl öncesinde geçen dizi Bene Gesserit topluluğunun kuruluş hikâyesini konu ediniyor. Topluluğun başındaki Valya Harkonnen ve kız kardeşi Tula’yı sırasıyla Emily Watson ve Olivia Williams canlandırıyor.

    Landman (18 Kasım - TV+’da yayında)

    Paramount’un dijital platformundaki Yellowstone ve 1923 gibi dizileriyle adından söz ettiren Taylor Sheridan bu defa Batı Teksas’taki petrol endüstrisini mercek altına alan bir yapımla karşımızda. Bir petrol şirketinde kriz yöneticisi olarak görev yapan Tommy Norris’in hem kişisel hem de profesyonel yaşamındaki gerilimleri konu edinen dizide Billy Bob Thornton, Demi Moore, Jon Hamm, Ali Larter ve Jacob Lofland gibi isimler rol alıyor.

    Interior Chinatown (19 Kasım - Disney+’ta başlıyor

    Charles Yu’nun aynı adlı ödüllü romanından showrunner olarak televizyona uyarladığı Interior Chinatown, yürütücü yapımcılığını Taika Waititi’nin üstlendiği yepyeni bir komedi dizisi. Silicon Valley dizisinin yanı sıra stand-up şovlarıyla da tanınan Jimmy O. Yang’in başrolünü oynadığı Interior Chinatown, polisiye türünde bir dizide figüranlık yaparken, kendisini bir anda suç dünyasının göbeğinde bulan Willis Wu’nun maceralarını konu ediniyor.

    Cruel Intentions (21 Kasım - Prime Video’da başlıyor

    Laclos’nun Les liaisons dangereuses romanı sinemada sayısız uyarlamaya konu olmasıyla tanınır. Prime Video’nun yeni dizisi Cruel Intentions da, Roger Kumble’ın 1999 tarihli filminden esinlenerek hikâyeye ve karakterlere yeni bir yorum getiriyor. Washington D.C.’de prestijli bir üniversitede okuyan hırslı üvey kardeşler Caroline Merteuil ve Lucien Belmont’un saplantılı ve toksik ilişkilerini merkezine alan dizi Phoebe Fisher ve Sara Goodman’ın imzasını taşıyor. Caroline ve Lucien’i ise sırasıyla Sarah Catherine Hook ve Zac Burgess canlandırıyor.

    Spellbound (22 Kasım - Netflix’te yayında

    Shark Tale ve Shrek’in yönetmeni olarak tanıdığımız Vicky Jenson’ın yeni müzikal-animasyon filmi Spellbound bu haftanın öne çıkan yapımları arasında yer alıyor. Lumbria adlı sihirli bir dünyada yaşayan Prenses Ellian’ın, krallığının bölünmesine ve ailesinin yok olmasına sebep olacak bir laneti bozmak için verdiği mücadeleyi anlatan filmin seslendirme kadrosunda Rachel Zegler, Nicole Kidman, John Lithgow ve Javier Bardem gibi isimler var.

    Out of My Mind (22 Kasım - Disney+’ta yayında)

    Sharon M. Draper’ın 2010 tarihli romanından uyarlanan bu dokunaklı büyüme hikâyesi Ocak ayında Sundance Film Festivali’nde prömiyer yapmıştı. Film, motor becerilerini etkileyen serebral palsi hastalığı yüzünden konuşamayan ve tekerlekli sandalye kullanmak zorunda olan 11 yaşındaki Melody Brooks’un hikâyesini anlatıyor. Genç kızın gündelik yaşamında karşılaştığı zorluklara rağmen ailesinin ve yakınlarının yardımıyla kendini ifade etme ve öğrenme tutkusunun peşinden gitmesini konu edinen filminin yönetmenliğini Amber Sealey üstleniyor. Phoebe-Rae Taylor, Rosemarie DeWitt ve Luke Kirby’nin başrollerini paylaştığı filmde Melody’nin iç sesini Jennifer Aniston seslendiriyor.

    The Piano Lesson (22 Kasım - Netflix’te yayında)

    Denzel Washington Gladiator II’yle gişe rekorları kırmaya hazırlanırken, oğulları Malcolm ve John David Washington’ın da boş durmadığını görüyoruz! Malcolm Washington’ın August Wilson 1987 tarihli tiyatro oyunundan sinemaya uyarladığı The Piano Lesson’ın merkezinde Pittsburgh’lu bir aileye kölelik döneminde yaşamış atalarından miras kalan bir piyano yer alıyor. Aile içinde piyanoyu satıp satmamakla ilgili tartışmaların ana eksenini oluşturduğu filmde Samuel L. Jackson, John David Washington, Ray Fisher, Danielle Deadwyler, Michael Potts ve Corey Hawkins’i izliyoruz.

    Esas Oğlan (22 Kasım - Gain’de başlıyor)

    Bir BKM yapımı olan yeni Gain dizisi Esas Oğlan’da şarkılarıyla tanıyıp sevdiğimiz Hadise ilk kez kamera karşısına geçiyor. Aşk ilişkileriyle ilgili taban tabana zıt görüşlere sahip olan Selma ve Ceren isimli iki kadının birbirleri için doğru erkeği bulmaya çalışmasını anlatan dizide Hadise’nin yanı sıra Seda Bakan, Şükrü Özyıldız ve Serhat Teoman rol alıyor. Meryem Gültabak ve Cihan Çalışkantürk’ün kaleme aldığı dizinin yönetmenliğini Şenol Sönmez üstleniyor.

    Size hitap eden dizi ya da filmi bulamadınız mı? Dijital platformlardaki en popüler dizi ve filmleri JustWatch Streaming Charts üzerinden inceleyebilirsiniz. Ayrıca popüler yapımlar sayfamızdaki farklı platformları seçerek daha detaylı aramalar yapmanız da mümkün.

  • Ridley Scott’un en iyi filmlerini çevrimiçi izleyin

    Ridley Scott’un en iyi filmlerini çevrimiçi izleyin

    Yaşlandıkça film çekmek için daha çok motivasyon bulan, enerjisinden hiçbir şey kaybetmeyen yönetmenlerden ilk akla gelenlerden bir tanesi Ridley Scott. Tarihsel epiklerden, distopik bilim kurgulara eşine az rastlanır bir çeşitlilikteki filmografisinde unutulmaz klasiklerle dillere destan başarısızlıklarının neredeyse eşit sayıda olduğunu söylesek yanlış olmaz. Biz de JustWatch ekibi olarak yönetmenin 24 yıl aradan sonra Gladyatör’e devam filmi olarak çektiği Gladyatör 2’nin vizyona girmesini bahane ederek, Scott’un en iyi filmlerini ve onları hangi platformlardan izleyebileceğiniz bir rehber hazırladık.

    Sinema kariyerine birçok yönetmen gibi televizyonda başlayan Scott, uluslararası anlamda adını 1977 yapımı ilk uzun metrajı The Duellists’le duyurdu. Harvey Keitel ve Keith Carradine’in birbirine rakip iki Fransız askeri canlandırdığı film Cannes’dan ödülle döndü. The Duellists’in, yönetmenin son dönemlerde çektiği Napoleon ve The Last Duel’la sık sık kıyaslandığını da söylemek mümkün. İlk filmiyle 20th Century Fox’ta iyi bir izlenim bırakan Scott, stüdyo tarafından bugünün tartışmasız en iyi bilim kurgu klasiklerinden sayılan Alien’ı yönetmesi için anlaştı. Gerilim dolu atmosferi, özgün ve bir o kadar da gerçekçi dünyası ve Sigourney Weaver’ın sağlam performansıyla taçlandırdığı Ripley karakteri, Alien’ı sinema tarihin unutulmaz filmleri arasındaki konumunu garantiledi.

    Üç yıl gibi kısa bir sürenin ardından Philip K. Dick’in romanını sinemaya uyarlayan Scott, oldukça olaylı ve kaotik geçen yapım sürecine ve vizyona girdiği dönemde aldığı olumsuz eleştirilere rağmen kült mertebesine erişen Blade Runner’a imza attı. Başrolde Harrison Ford’u izlediğimiz ve mirasını Denis Villeneuve’ün devam ettirdiği bir neo-noir klasiği olan Blade Runner’ın, yapay zekâ, insan bilinci ve hafızaya dair açtığı felsefi tartışmalarla da güncelliğini koruduğunu söylemek mümkün.

    Kariyerinin başında yakaladığı bu ivmenin ardından seksenli yıllarda aynı düzeyde ses getirmeyen birkaç filme imza atan Scott’un bir sonraki unutulmaz klasiği ise 1991 yapımı Thelma & Louise oldu. Ridley Scott’u klasik anlamda feminist bir yönetmen olarak tanımlamak pek mümkün olmasa da Susan Sarandon ve Holly Hunter başrollü Thelma & Louise’in bugün bile ana akım Amerikan sineması içinde öncü bir noktada konumlandırıldığını görüyoruz. Nasıl ki Thelma & Louise, bir yol filmi olarak Scott’un kariyerinde benzeri veya devamı gelmeyen bir tarza sahipse, yönetmenin onun ismiyle anmaya alışık olmadığımız türlerde ama aynı düzeyde takdir toplayan filmler çektiği de bir gerçek. Bir Cormac McCarthy uyarlaması olan suç - gerilim türündeki The Counselor ve Oscar ödüllü savaş filmi Black Hawk Down Scott’un bu tarz beklenmedik başarılarına örnek gösterilebilir.

    Scott’un kariyerinde tarihsel filmler sayıca daha çok olsa da bilim kurgu sinemasında çok daha yetkin filmlere imza attığı çıkarımını yapmak yanlış olmaz. Alien’ın devam filmlerinda yer almasa da sırasıyla 2012 ve 2017 yılında çektiği prequel filmler Prometheus ve Alien: Covenant’ın yanı sıra 2015 yılında çektiği ve filmografisi içinde en yüksek gişe hasılatı elde eden The Martian da başarısı da bunu kanıtlar nitelikte.

    Ridley Scott’un filmleri hangi dijital platformlarda mevcut? 

    Son yıllarda çektiği Napoleon, House of Gucci ve The Last Duel gibi yapımlarla eleştirmenler nezdinde büyük bir takdir görmese bile, gündemde ses getirmeyi başaran Ridley Scott, Gladiator II’yle de bu ivmeyi devam ettireceğe benziyor. Şimdiden sonraki üç projesi üzerinde çalışmaya başlayan yönetmenin tüm filmlerini hangi platformlardan izleyebileceğinizi aşağıdaki listeden inceleyebilirsiniz. Her gün güncellenen veri tabanımız sayesinde Netflix, Prime Video, Apple TV+ gibi platformlardaki kiralama, satın alma ve abonelik seçenekleri arasında size uygun olanı tercih edebilirsiniz.

  • 2025’in en çok merak edilen dizileri

    2025’in en çok merak edilen dizileri

    Hollywood’u ve özellikle de dizi sektörünü epeyce sarsan grevlerin etkisinin hissedildiği 2024 yılının ardından, ertelenen birçok dizinin yeni sezonlarının hayranlarıyla buluşacağı dolu dolu bir 2025 sezonu bizleri bekliyor. JustWatch ekibi olarak hazırladığımız bu sayfada 2025 yılında Netflix, Disney+ ve Prime Video gibi platformlara gelecek yeni yapımları ve yeni sezonu yayınlanacak devam eden dizileri bulabilirsiniz.

    Hangi diziler geri dönüyor?

    Son dönemde kalite konusunda neredeyse HBO ve Netflix’in tahtını sarsan Apple TV’nin prodüksiyon süreci hayli olaylı geçen dizisi Severance nihayet ikinci sezonuyla önümüzdeki yıl geri dönüyor. Ben Stiller’ın yapımcılığını üstlendiği, Adam Scott, John Torturro ve Christopher Walken gibi yıldız oyuncuların rol aldığı Severance devamı merakla beklenen dramalar arasında ilk sıralarda yer alıyor.

    Hayranlarında benzer düzeyde heyecan uyandıran diğer bir diziyse The Last of Us. Aynı adlı video oyunundan uyarlanan ve insanları zombiye dönüştüren bir virüsün etkisiyle altüst olan bir dünyada geçen dizinin başrolünde Bella Ramsey oynuyor. Birçok hayranının olacağını şimdiden tahmin ettiği kaybın hikâyede nasıl işleneceğini ise bekleyip göreceğiz.

    Netflix cephesindeyse Wednesday’in ikinci, Liam Hemsworth’un ilk kez Geralt rolünü üstleneceği The Witcher’ın dördüncü ve prodüksiyon süreci beklenenden çok daha uzun süren Stranger Things’in beşinci ve final sezonu 2025’te hayranlarıyla buluşacak.The Summer I Turned Pretty ve Yellowjackets’ın üçüncü sezonları da Netflix’in merakla beklenen yapımları arasında yer alıyor.

    Altın Küre ve Emmy adaylıklarıyla ödül sezonunun gözdeleri olarak nitelendirebileceğimiz The Bear ve The White Lotus da önümüzdeki yıl geri dönüyor. Yakın dönemdeki televizyon projeleri hayranlarının beklentilerini ne yazık ki pek karşılamayan Star Wars evreninin son zamanlardaki en başarılı işlerinden sayılan Andor’un ikinci sezonu da 2025’te ekranlara gelecek. 

    2025’in yeni dizileri

    Yeni yılda Disney+’in Marvel dizileriyle sağlam bir başlangıç yaptığını söylemek mümkün.15 yaşındaki Peter Parker’ın Spider-Man olma hikâyesine odaklanan animasyon dizi Your Friendly Neighborhood Spider-Man, 29 Ocak’ta Disney+’ta başlarken, Netflix’teki üç sezonun ardından Matthew Murdock’un MCU’ya dahil olmasını müjdeleyen ve Charlie Cox, Vincent D’Onofrio, Deborah Ann Woll ve Elden Henson gibi isimleri yine başrollerde izleyeceğimiz Daredevil: Born Again ise ilk kez 4 Mart’ta ekranlara geliyor. İlk kez Black Panther: Wakanda Forever’da seyirci karşısına çıkan Riri Williams’ın, diğer ismiyle Ironheart’ın dizisinin prömiyer tarihi ise 24 Haziran. Black Panther evrenini genişleteceği ve farklı karakterlere odaklanacağı söylenen animasyon yapım Eyes of Wakanda ise 6 Ağustos’ta başlıyor.

    HBO’nun 2025’te yayına başlayacak yapımlarına baktığımızdaysa Game of Thrones’un yüz yıl öncesinde geçen ve Uzun Duncan adlı şövalye ile yaveri Egg’in serüvenlerine odaklanan A Knght of Seven Kingdoms: The Hedge Knight dizisini görüyoruz. Kült korku franchise Ailen ve IT’intelevizyon uyarlamaları Alien ve Welcome to Derry’nin sırasıyla Hulu ve HBO’da başlaması beklenirken, Michael C. Hall’un ikonik seri katil karakteri Dexter’in yeni dizisi Dexter: Resurrection ise Paramount+’ta hayranlarıyla buluşuyor.

  • Paul Mescal’in en beğenilen performansları

    Paul Mescal’in en beğenilen performansları

    Birçok seyircinin 2020 yılında yayınlanan Normal People dizisiyle tanıdığı İrlandalı oyuncu Paul Mescal bugün Hollywood’un en popüler aktörleri arasında sayılıyor. Ridley Scott’un epik klasiği Gladyatör’ün devamı niteliğindeki Gladyatör 2’de Pedro Pascal ve Denzel Washington gibi isimlerle paylaşan Mescal’ın filmlerde ve dizilerdeki en beğenilen performanslarını bu listede bulabilirsiniz.

    Oyunculuk kariyerine Dublin ve Londra’daki çeşitli tiyatro prodüksiyonlarında yer alarak başlayan Paul Mescal, Sally Rooney’nin 2018 tarihli romanından televizyona uyarlanan Normal People dizisindeki oyunculuğuyla tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Başrolü Daisy-Edgar Jones’la paylaştığı yapımda Connell Waldron rolündeki performansı BAFTA Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülüyle tescillenen Mescal aynı yıl The Deceived adlı mini dizide bir itfaiyeciyi canlandırdı.

    Başarılı aktör 2021 yılında ise, Maggie Gyllenhaal’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu filmi The Lost Daughter’da rol aldı. Olivia Colman, Jessie Buckley ve Dakota Johnson’ın da rol aldığı filmde Mescal başarılı ve tanınmış üniversite profesörü Leda’nın tatil için gittiği Yunanistan’da barmenlik yapan Will’e hayat verdi. Mescal’in psikolojik ve duygusal açıdan son derece yoğun ama bir o kadar da sessiz ve içe dönük oyunculuk tarzının zirvesine hiç şüphesiz Aftersun’la ulaştı. Charlotte Wells’in sinema dünyasını kasıp kavuran ve otobiyografik izler taşıyan film,  doksanlı yıllarda bir baba ve kızının beraber geçirdiği son tatilin hikâyesini anlatmaktaydı. 11 yaşındaki Sophie’nin melankolik babası Callum’u canlandıran Mescal’in bu rolünün şimdilerde Normal People’ı solladığını söylemek bile mümkün.

    Aftersun’ın Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda prömiyer yaptığı yıl ayrıca festivalin diğer yan seçkisi Yönetmenlerin On Beş Günü’ndeki God’s Creatures’da rol alan Mescal, bu filmde uzun süre önce gittiği Avustralya’dan İrlanda’ya ailesinin yaşadığı balıkçı kasabasına geri dönen Brian karakterine hayat verdi. Fransız dansçı ve koreograf Benjamin Millepied’nin Bizet’nin aynı adlı operasından ilham alarak beyazperdeye aktardığı Carmen’de Melissa Barrera’yla başrolü paylaşan oyuncu, sınırı geçmeye çalışan genç bir Meksikalı’yla yolu kesişen ABD askeri Aidan’ı canlandırdı.

    Paul Mescal, İngiliz yönetmen Andrew Haigh’ın Taichi Yamada’nın Strangers adlı romanının serbest bir uyarlaması olarak nitelendirilen All of Us Strangers’da da akıllara kazınan bir role imza attı. Son yılların en gözde İngiliz aktörlerinden Andrew Scott’a eşlik eden Mescal, bu romantik, dokunaklı ve gizemli hayalet hikâyesiyle bir kez daha izleyenleri kendisine hayran bıraktı. I’m Thinking of Ending Things’in sinema uyarlamasıyla tanıdığımız yazar Iain Reid’in romanına dayanan Foe’daysa Saoirse Ronan’la başrolü paylaştı.

    Paul Mescal’ın en sevilen performanslarını çevrimiçi izleyin

    Şimdiye dek küçük ve orta boyutlu filmlerde rol alan Mescal, Gladyatör 2’y’le beraber ilk kez ana akım Hollywood seviyesinde bir yapımda karşımıza çıkıyor. Önümüzdeki dönemlerde Chloé Zhao’nun Hamnet’inden Richard Linklater’ın Merrily We Roll Along’una kadar daha birçok projede rol alacağını umduğumuz Paul Mescal’ın filmografisine eklenen yeni yapımları incelemek ve Türkiye’de hangi dijital platformlar üzerinden izlenebildiklerini öğrenmek için sayfamızı düzenli olarak kontrol edebilirsiniz.

  • Haftanın öne çıkan dizi ve filmleri

    Haftanın öne çıkan dizi ve filmleri

    İzleyecek yeni bir şeyler mi arıyorsunuz? JustWatch olarak hazırladığımız bu rehberde hayranı olduğunuz dizilerin yeni sezonlarından dijital platformlarda yayınlanan yeni filmlere kadar 11 - 17 Kasım haftasının öne çıkan yapımlarını bulabilirsiniz. 

    Bu hafta hangi dizi ve filmler dikkat çekiyor? (11 - 17 Kasım)

    Emilia Perez (Netflix’te yayında)

    Fransız yönetmen Jacques Audiard’ın Cannes’da epey ses getiren ve başrol oyuncusu Karla Sofía Gascón’a En İyi Kadın oyuncu ödülünü kazandıran Emilia Perez Netflix’te yayında. Başrollerinde ayrıca Zoe Saldana ve Selena Gomez’in yer aldığı film Meksikalı bir uyuşturucu kartelinin trans bir kadın olarak yeni bir hayata başlamasını konu ediniyor. 

    Arcane - 2. Sezon (Netflix’te yayında)

    250 milyon dolarlık bütçesiyle tüm zamanların en pahalı animasyon dizisi olduğu iddia edilen Arcane’in ikinci sezonu nihayet geçtiğimiz hafta Netflix’te yayına girdi. League of Legends’tan uyarlanan dizinin hayranlarının üç yıldır beklediği yeni sezonda kendilerini Zaun ve Piltover şehirleri arasındaki mücadelenin farklı cephelerinde bulan Vi ve Jinx adlı iki savaşçı kız kardeşin hikâyelerinin devamını izleyeceğiz. 

    Silo - 2. Sezon (15 Kasım - Apple TV+)

    Yayınlandığı dönemde ilk sezonu sürpriz bir hit olan bilim kurgu dizisi Silo bu hafta ikinci sezonuyla ekranlara dönüyor. Rebecca Ferguson’ın başrolde rol aldığı dizide Rashida Jones,Tim Robbins ve David Oyelowo gibi isimler de yer alıyor. On bölüm sürecek ikinci sezonun final bölümü 17 Ocak 2025’te yayınlanacak. 

    İlk ve Son - 2. Sezon (BluTV’de yayında)

    İlk Sezonu 2021 yılında yayınlanan BluTV dizisi İlk ve Son büyük beğeni toplamıştı. İlk sezonunda Salih Bademci ve Özge Özpirinççi’nin canlandırdığı Deniz ve Barış’ın on yıllık ilişkisini konu alan dizinin yeni sezonu bu defa başka bir çiftin beraberliğini merkezine alıyor. Yeni sezonda başrolleri Hazal Subaşı ve Ulaş Tuna Astepe’nin paylaştığı dizi bu defa Nilüfer ve Cihan’ın 2014 - 2024 arasındaki gelgitli ilişkisini konu ediniyor. 

    Cross (14 Kasım - Prime Video)

    James Patterson’ın Alex Cross adlı roman serisinden uyarlanan suç ve gizem türündeki Cross bu hafta Prime Video’da başlıyor. Ben Watkins’in showrunner’lığını üstlendiği dizi, partneri John Sampson’la beraber psikopat bir seri katilin izini sürerken, geçmişindeki kapanmamış hesaplarla boğuşmak zorunda olan dedektif Alex Cross’un hikâyesini anlatıyor. Geçmişte Kiss the Girls ve Along Came a Spider (2001) filmlerinde Morgan Freeman’ın canlandırdığı Cross’a dizide Leverage ve Black Adam gibi yapımlardan tanıdığımız Aldis Hodge hayat veriyor.

    Gladyatör (Prime Video & Apple TV+)

    Ridley Scott’ın 2000’li yıllara damgasını vurmuş epik filmi Gladyatör’ün devam filmi Gladyatör 2 ülkemizde bu hafta vizyona giriyor. Başrollerinde Pedro Pascal, Paul Mescal, Denzel Washington ve Joseph Quinn’in rol aldığı yeni filmi izlemeden önce hafızalarını tazelemek isteyen seyirciler ilk filme Prime Video veya Apple TV+ üzerinden erişebilir. 

    Size hitap eden dizi ya da filmi bulamadınız mı? Dijital platformlardaki en popüler dizi ve filmleri JustWatch Streaming Charts üzerinden inceleyebilirsiniz. Ayrıca popüler yapımlar sayfamızdaki farklı platformları seçerek daha detaylı aramalar yapmanız da mümkün.

  • Arcane’i sevdiyseniz bu dizileri de seveceksiniz

    Arcane’i sevdiyseniz bu dizileri de seveceksiniz

    League of Legends evreninden ilham alan Emmy ödüllü animasyon dizi Arcane’in ikinci sezonu üç yıllık bir bekleyişim ardından bu hafta Netflix’te yayına giriyor. Orijinal oyunun hayranlarının yanı sıra kendi kitlesini de yaratmayı başarmış dizi, seçtikleri hayatlar onları bambaşka noktalara sürükleyen ve bu süreçte birbirleriyle mücadele etmek zorunda kalan kız kardeşler Vi ve Jinx’i merkezine alıyor. Odaklandığı sınıf mücadelesi teması kadar sihir ve teknolojiyi buluşturan steampunk estetiğiyle de adından epey söz ettiren Arcane’e benzer animasyon ve live action dizilere bu sayfadan göz atabilirsiniz.

    Oyunlar ve animasyon uyarlamaları 

    Sonic’ten Pokémon’a video oyunu temelli animeler ve genel anlamda animasyon diziler otuz yılı aşkın bir süredir hayatımızda olan formatlar aslında. Ancak tıpkı Arcane gibi bazı diziler estetikleri, karakter derinlikleri ve yarattıkları dünyalarla ilham aldıkları oyun evrenlerinin üzerine çıktıkları ölçüde farklarını ortaya koymayı başarıyor. 2017 - 2021 yılları arasında Netflix’te yayınlanan Castlevania da bunlardan bir tanesi.

    Dracula ve vampir mitolojisinden beslenen Castlevania gibi fantastik yönü ağır basan diğer popüler animasyon dizileri arasında ise DOTA: Dragon’s Blood, Dragon Age: Absolution ve - her ne kadar video oyunundan değil de role yapma oyunu Dungeons & Dragons’dan ilham alsa da The Legend of Vox Machina sayılabilir. Bu yıl geçtiğimiz aylarda Netflix’te yayınlanan Tomb Raider: The Legend of Lara Croft, oyunun live action uyarlamalarının gölgesinde kalmış gibi görünüyor olsa da, animasyon tarzı açısından incelenmeyi hak eden bir dizi. Arcane’in politik ve sosyal çatışmalar üzerine kurulu distopik boyutuyla ise Cyberpunk 2077’den ilham alan Japonya-Polonya ortak yapımı anime Cyberpunk: Edgerunners ve Castlevania’yla tanınan Adi Shankar’ın Far Cry 3: Blood Dragon’dan esinlenerek uyarladığı Captain Laserhawk: A Blood Dragon Remix daha çok paralellikler taşıyor.

    Özgün, yaratıcı ve alternatif animasyon diziler

    İkinci sezonuyla beraber 18 bölüm süren Arcane’in toplamda 250 milyon dolar gibi bir bütçeyle tüm zamanların en maliyetli animasyon dizisi epey konuşulmuştu. Elbette bu dizinin yaratıcılarının görselliğe, aksiyona ve karakter tasarımlarına ne denli önem verdiğini da gösteriyor. Özellikle yetişkin animasyonlar konusunda rakiplerine fark atan Netflix, Arcane’in yanı sıra geçtiğimiz yıl başlayan Blue Eye Samurai’la da gündeme gelmişti. Her bölümü farklı animasyon tarzlarına sahip, türleri bilim kurgudan fantastiğe; korkudan komediye farklılık gösteren antolojisi serisi Love, Death & Robots’un da platformun en sağlam animasyon işlerinden biri olduğunu not etmekte fayda var. Ayrıca gençlere ve çocuklara yönelik bir animasyon dizi olan She-Ra and the Princesses of Power’ın baş kahramanları Adora ve Katra arasındaki yakınlık - düşmanlık ilişkisinin kısmen Arcane’deki Vi ve Jinx’i çağrıştırdığını söylemek mümkün.

  • 2025’in en çok merak edilen filmleri

    2025’in en çok merak edilen filmleri

    2025 yılına yalnızca bir iki ay kalmışken sinemaseverler şimdiden önümüzdeki yılın merakla beklenen filmlerini konuşmaya ve Oscar tahminleri yapmaya başladı bile. JustWatch ekibi olarak hazırladığımız bu sayfada ülkemizde 2025 yılında hem vizyonda hem de dijital platformda gösterime girmesi sabırsızlıkla beklenen filmleri bulabilirsiniz. 

    Marvel ve DC cephesinde neler var?

    Geçtiğimiz son birkaç yılda süper kahraman filmlerinin gişede beklenen rakamları elde edemediği ve Marvel ve DC’nin birçok strateji değişikliğine gittiğini biliyoruz. 14 Şubat’ta vizyona girecek Captain America: Brave New World dışında Marvel’ın öne çıkan devam filminin olmadığını söylemek mümkün. Hollywood’daki grevlerden de ağır bir darbe alan Marvel Sinematik Evreni’nin, beşinci evreyii kapatacak Thunderbolts* (2 Mayıs) ve altıncı evreyi başlatacak olan The Fantastic Four: First Steps’in (25 Temmuz) iki filmle konuşulacağını şimdiden öngörebiliriz. DC’ye baktığımızdaysa James Gunn ve Peter Gunn’ın kontrolü ellerine aldığı yeni DC Universe’ün tüm spot ışığını Chapter One: Gods and Monsters adlı evrenin ilk filmi Superman: Legacy’ye (11 Temmuz) bıraktığını görüyoruz. 

    Aksiyon - macera film serileri tam gaz devam ediyor. 

    Tıpkı Marvel ve DC gibi Hollywood stüdyolarının uzun soluklu serileri de grevlerden nasibini almış durumda. Bunun üzerine bir de çekim koşulları eklenince Tom Cruise’un merakla beklenen Mission Impossible serisinin son filmi Mission: Impossible 8’i ancak 2025 yılında izleyebileceğiz. John Wick serisinin yeniden çekimler yüzünden epeyce ertelenen spin-off’u Ballerina da yılın dikkat çeken filmleri arasında yer alıyor. James Cameron’ın şimdiden dördüncü ve beşinci filmleri üzerinde çalışmaya başladığı epik Avatar destanının üçüncü filmi Avatar: Fire and Ash, Aralık ayında vizyona girerek yılı yüksek bir gişeyle kapatacağa benziyor. Hakkında henüz detaylı bilgilere sahip olmasak da TRON: Ares’in de merak uyandırdığı kesin. 

    Oscar yarışında öne çıkan filmler

    2025 takvimi hem bu sezonun hem de bir sonraki yılın potansiyel Oscar adayları açısından zengin bir yıl olacağa benziyor. Venedik Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Nicole Kidman’ın adından söz ettirdiği Babygirl, sürpriz bir şekilde ismi kulislerde geçmeye başlayan Ralph Fiennes’in başrolünde oynadığı Conclave ve Timothée Chalamet’nin Bob Dylan’ı canlandırdığı biyografi filmi A Complete Unknown yılın ilk aylarının epey konuşulacak filmleri arasında yer alıyor. Bong Joon-ho’nun prodüksiyon süreci hayli olaylı geçen Robert Pattinson başrollü bilimkurgu filmi Mickey-17 de bu dönemde sinema gündemini meşgul edecek gibi görünüyor. 

    Animasyon, müzikal ve komediler

    Disney’in son dönemde klasik animasyonlarının live-action yeniden çevrimlerine öncelik tanıdığını söylemeye gerek yok. Bu yıl Snow White ve Lilo & Stitch, Disney+’in öne çıkan live action yapımları arasında yer alıyor. Elio ve Zootopia 2 ise stüdyonun bu yıl vizyona girecek animasyon filmleri. Universal Pictures’ın ise 2025’te live action kategorisinden Ariana Grande ve Cynthia Erivo’nun başrollerini paylaştığı Wicked: Part 2 ve How to Train Your Dragon’ı, animasyon olarak da The Bad Guys 2’yu vizyona sokması bekleniyor. Ayrıca Ben Whishaw’ın sesiyle aşina olduğumuz Paddington’ın yeni filmi Paddington in Peru da önümüzdeki aylarda beyazperdede seyircilerle buluşacak. 

    Korku ve gerilim filmleri

    2025, tür sinemasının en merak edilen yapımları açısından da zengin bir seçkiye sahip. Robert Eggers'ın Nosferatu'su ve Maggie Gyllenhaal'ın The Bride'ı gibi arthouse korku filmlerinin yanı sıra Alex Garland ve Danny Boyle'u bir kez daha buluşturan 28 Years Later'ın da önümüzdeki yıl vizyona girmesi bekleniyor. Uzun soluklu korku serilerinden Saw XI, The Conjuring: Last Rites, Thread: An Insidious Tale ve Predator: Badlands 2025 yılında hayranlarıyla buluşacak. Ayrıca M3GAN 2.0 ve Five Nights at Freddy's 2 gibi devam filmleri de yine 2025 takviminde yer alan korku filmler arasında. 

    2025'in en çok merak edilen filmlerini çevrimiçi izleyin

    Filmlerin vizyon ve streaming tarihlerinde sık sık değişmeler ve güncellenmeler olabilir. Bu sayfaya düzenli olarak göz atarak filmlerin BluTV, MUBI, Prime Video, Disney+ ve Netflix gibi platformlardaki ücretli ve ücretsiz izleme seçeneklerinden haberdar olabilirsiniz. 

  • The Substance’ı sevdiyseniz bu filmleri de seveceksiniz

    The Substance’ı sevdiyseniz bu filmleri de seveceksiniz

    Cannes Film Festivali’ndeki prömiyerinden itibaren seyirciyi ikiye bölen The Substance MUBI Türkiye’de ve vizyonda gösterime girdi. Fransız yönetmen Coralie Fargeat imzalı, başrollerinde Demi Moore ve Margaret Qualley’in yer aldığı film, body horror türünü ekstrem uçlara taşırken bir yandan da sinema tarihine damgasını vurmuş korku filmlerinden izler taşıyor. JustWatch olarak hazırladığımız bu liste, The Substance’ı sevenler ve ona ilham kaynağı olan filmleri merak edenler kadar filmi beğenmeyip korku türünde daha iyi örnekleri arayanlara da hitap ediyor.

    The Substance, bir zamanlar televizyonda çok ünlü bir aeorobik programında sunuculuk yapmıış ama elli yaşına merdiven dayamasıyla gençliğindeki güzelliğini ve popülerliğini kaybettiğini hisseden bir kadının hikâyesini anlatıyor. Bir gün kişinin daha genç, güzel görünmesini sağlayan bir ilacın varlığından haberdar olan Elizabeth, serumu kullanmaya karar veriyor. Elizabeth serumun etkisiyle bir hafta kendisi, bir hafta serumun yarattığı genç bedendeki Sue olarak hayatını sürdürmeye başlıyor. Ancak sistemin düzgün işlemesi için iki bedenin de kendisine ait olduğunu unutmaması ve kurallara uyması şart. (Uymadığını söylememize gerek var mı?)

    Kişilik bölünmesi, zıt karakterli ikizler ve genel anlamda doppelganger teması her zaman korku anlatılarının favori konularından olmuştur. Bu klasik motifin elbette ki en güzel örneklerinden bir tanesi body horror denince ilk akla gelen isim olan David Cronenberg’in jinekolog ikiz kardeşlerin saplantılı ve çarpık ilişkilerini ele aldığı Dead Ringers filminde karşımıza çıkmakta.

    Filmde ayrıca bu temaya paralel olarak bedenin, kişinin kendi kontrolü dışında geçirdiği değişimler de önemli bir yere sahip. Bu açıdan, Cronenberg’in The Fly’ı, Shinya Tsukamoto’nun underground klasiği Tetsuo veya yakın dönemden tıpkı The Substance gibi tartışmalara sebep olan Titane bedendeki değişimlerin bir korku unsuru olarak işlendiği diğer filmlere örnek gösterilebilir. 

    The Substance’taki gençleşme ve güzelleşme temasını göz önünde bulundurduğumuzda filmi John Frankheimer’ın Seconds’ıyla, Aronofsky’nin Black Swan’ıyla paralel olarak okumak da mümkün. Robert Zemeckis imzalı Death Becomes Her’ün de gerek odağındaki gençlik takıntısı gerek camp tarzına yakınlığı sebebiyle The Substance’ı akla getirdiğini söyleyebiliriz.

    2018 yapımı ilk uzun metrajı Revenge ile The Substance’taki estetik anlayışının temellerini atan Coralie Fargeat’in ise filmin görsel ve sanatsal dünyasına ilham kaynağı olan yapımlar arasında The Thing, Carrie ve The Shining gibi korku klasiklerini saydığını görüyoruz. Aaron Schimberg’ün, aynı yıl gösterime girmelerinin dışında deforme olmuş yüz ve beden temsilleri açısından da The Substance’la adları beraber anılan A Different Man filminin de incelemeye ve izlemeye değer olduğunu not etmeden geçmeyelim!

  • Venom filmlerini sırayla izleme rehberi

    Venom filmlerini sırayla izleme rehberi

    Marvel çizgi romanlarının sevilen karakterlerinden Venom beyazperdede ilk defa Sam Raimi imzalı Spider-Man 3’te karşımıza çıktı. Simbiyot bir uzaylı olarak Eddie Brock’un vücudunu ele geçiren Venom, Spider-Man’in en azılı düşmanlarından biri olarak akıllarda kalmıştı.

    Yıllar sonra Sony’nin hem önceki Spider-Man filmlerinden hem de Marvel’dan bağımsız olarak tasarladığı bir projeye dönüşen Venom, 2018’de vizyona girdi ve gişede büyük bir başarı elde etti. Başroldeki Tom Hardy’nin etkileyici bir performans sergilediği serinin ilk filminde Eddie Brock, Life Foundation adlı bir şirketin bünyesinde yapılan deneylerin peşine düşen bir araştırmacı gazeteci olarak karşımıza çıkmıştı. Uzaydan gelen simbiyotik yaşam formlarının incelendiği laboratuvarda Venom, Eddie’nin bedenine yerleşmişti. Venom, Life Foundation’ın CEO’su Carlton Drake’le mücadelesinde Eddie’ye yardım etmiş ve San Francisco’yu kötülerden korumak üzere onunla beraber çalışmayı kabul etmişti.

    İlk filmdeki olaylardan bir yıl sonrasında geçen Venom: Let There Be Carnage, Eddie’nin Venom’un yardımıyla seri katil Cietus Kassady’nin kurbanlarını sakladığı yeri tespit etmesiyle başlamıştı. Venom, Kassady’nin kışkırtmaları sonucunda ona saldırmış, Kassady ise Eddie’nin elini ısırarak onun bir parçasının vücuduna geçmesine sebep olmuştu. Bu esnada Eddie’yle Venom kavga etmiş ve ikili kendi yoluna gitmeye karar vermişti. Kassady’nin vücudundaki parça Venom’un “yavrusu” Carnage’a dönüşerek tüm şehre dehşet saçmaya başlayınca ikili Eddie’nin eski kız arkadaşı Anne’i kurtarmak için yeniden bir araya gelmişti.

    2021 tarihli ikinci filmin ardından Venom karakteri Marvel’ın yine aynı yıl gösterime giren Spider-Man: No Way Home filminin jenerik sonrası sahnesinde boy göstermişti. Gönderildikleri alternatif gerçeklikte Spider-Man’in, Thanos’un ve Avengers’ın varlığından haberdar olan Venom ve Eddie, New York’a gitmeyi düşünürken kendi gerçekliklerine geri ışınlanmış ancak farkında olmadan geride Venom’dan bir parça bırakmışlardı. 

    Serinin geçtiğimiz günlerde vizyona giren - şimdilik - son filmi Venom: The Last Dance’de, Venom’un Eddie’yi hayata döndürmesiyle ortaya çıkan “Codex”in peşindeki Xenophage adlı simbiyot avcısı ikilinin peşine düşmüştü. Simbiyotların yaratıcısı Knull’un özgürlüğe kavuşmak için peşinde olduğu Codex’i ele geçirmek için açtığı portallardan daha fazla Xenophage gönderince Venom Codex’i yok etmek ve evreni kurtarmak için büyük bir fedakarlık yapmak zorunda kalmıştı.

    Venom filmlerini çevrimiçi olarak nereden izleyebilirim?

    Venom: The Last Dance’e dair daha fazla spoiler vermeden hikâyenin dördüncü filme açık kapı bırakacak şekilde noktalandığını söylemekle yetinelim. Serinin ilk iki filmi için Apple TV+, Netflix veya Prime Video gibi platformların sunduğu izleme seçeneklerine aşağıdaki listeden inceleyebilir, üçüncü filme dijital platformlarda ne zaman erişilebileceğinden haberdar olmak için düzenli olarak bu sayfaya göz atabilirsiniz. 

  • Cadılar Bayramı’nda çevrimiçi izleyebileceğiniz en yeni filmler

    Cadılar Bayramı’nda çevrimiçi izleyebileceğiniz en yeni filmler

    Herkes hem sokakta hem de sosyal medyada en yaratıcı kostümleriyle boy gösterirken siz de Cadılar Bayramı ruhunu bir adım ileriye götürüp günün havasına uygun bir korku filmi izlemek mi istiyorsunuz? Genelde korku klasiklerini izlemek tercih edilse de, değişiklik yapıp sizi şaşırtacak yeni ve yaratıcı bir film seçmek istiyorsanız doğru adrestesiniz. JustWatch olarak Cadılar Bayramı’na özel olarak hazırladığımız bu sayfada 2024 ve 2023’ün Türkiye’den çevrimiçi olarak erişebileceğiniz ne popüler korku filmlerini bir araya getirdik.

    2024’ün en beğenilen korku filmleri

    Cannes’da gösterildiği günden beri sosyal medya gündeminin odağı olan The Substance bu yılın en öne çıkan korku filmleri arasında yer alıyor. Fransız yönetmen Coralie Fargeat’nın body horror türüyle ilişkilendirilen film, kendisinin daha genç ve güzel bir görünümüne erişebilmek için  “The Substance” adında bir madde enjekte eden Elizabeth’in kendisine karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor. MUBI Türkiye’ye 31 Ekim’de gelecek olan The Substance başrollerindeyse Demi Moore ve Margaret Qualley var.

    Geçtiğimiz aylarda dijital platformlarda yayına giren filmler arasında Hold Your Breath (Netlfix) ve Don’t Move (Disney+) öne çıkıyor. Sam Raimi’nin yapımcılığını üstlendiği Don’t Move, bir kadının tüm vücudunu felç edecek bir madde enjekte eden psikopat bir katilin elinden kurtulma çabalarını anlatan bir korku-gerilim filmi. Sarah Paulson’u başrolde izlediğimiz Hold Your Breath ise 1930’lar Oklahoma’sında geçen ve doğaüstü yönleri ağır basan bir yaratık hikâyesi anlatıyor.

    Doğaüstü ve okült korku denilince ilk akla gelen Omen serisinin altıncı filmi olan ve 1976 tarihli ilk film için bir prequel görevi gören The First Omen da 2024’ün kaçırılmaması gereken filmlerinden. Roma’da bir kilisede görevlendirilen Margaret isimli bir rahibenin kendisini, Deccal’in doğumunu amaçlayan bir komplonun ortasında bulmasını konu edinen film Türkiye’de Disney+ üzerinden izlenebilir. (Omen gibi, kült korku serilerinin devam filmleri ilginizi çekiyorsa Apple TV+’ta satın alarak izleyebileceğiniz Evil Dead Rise ve Scream 6’e de mutlaka göz atın): 

    Geçen yılın iz bırakan korku-gerilim filmleri

    Bu yıl herkesin Longlegs ve Trap’i konuşmaya doyamadığı malum. Ancak iki film de henüz ülkemizde dijital platformlarda gösterilmediği için erişim konusunda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Gerilim türünde yaratıcılığın sınırlarını zorlayan M. Night Shyamalan’ın geçtiğimiz yıl gösterime giren filmi Knock at the Cabin de en az Trap kadar etkileyici ve seyircisini diken üstünde tutan bir anlatıya sahip. Son yıllarda canlandırdığı eksantrik rollerle tür sinemasının revaçtaki isimlerinden biri haline gelen Nicolas Cage’in bu yılki performansına hazırlık niyetine Dracula’dan ilham alan Renfield’e göz atabilirsiniz. 

    JustWatch olarak bu yazımızda uzun uzadıya ele aldığımız Talk to Me’nin tıpkı Longlegs gibi geçen yılın hiç beklenmedik bir şekilde seyirci tarafından çok beğenildiğini not düşelim. Cadılar Bayramı ruhunu uzaylılar ve bilimkurgu temasıyla birleştirmek isteyenler içinse No One Will Save You harika bir alternatif olabilir.

    Korku sinemasında tatillere, bayramlara ve özel günlerle ilgili birçok yapımın olduğunu bilirsiniz. Cadılar Bayramı’ndan hemen sonra özellikle ABD’de önemli bir kültürel ve dini anlama sahip Şükran Günü de bu özel günlerden bir tanesi. Eli Roth’un Quentin Tarantino’yla beraber Grindhouse için çektiği kurmaca fragmana dayanarak çektiği uzun metraj filmi Thanksgiving de sağlam bir slasher örneği. 

    Arthouse korku alır mıydınız?

    Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz elevated horror kavramı özellikle biçimsel ve sanatsal yönü öne çıkan, çoğunlukla dünya çapındaki film festivallerinde yer alan filmlerden bahsetmek için kullanılıyor. Film seçimi konusunda alışılmışın dışına çıkmak istiyorsanız David Cronenberg’in oğlu Brandon Cronenberg’in yönettiği ve “scream queen” unvanını sonuna kadar hak eden Mia Goth ve Alexander Skarsgård’ın başrollerini paylaştığı Infinity Pool’a göz atabilirsiniz. Avrupa sanat sinemasının kodlarını, korku komedi unsurlarıyla harmanlayan Humanist Vampire Seeking Constenting Suicidal Person adlı filmi ise yine MUBI Türkiye’den seyredebilirsiniz. 

    En popüler korku filmlerini JustWatch sayesinde keşfedin

    JustWatch olarak hazırladığımız diğer listelere göz atarak Halloween, Paranormal Activity ve The Exorcist gibi korku filmi serilerinin Türkiye’den hangi platformlardan ücretli veya ücretsiz olarak izlenebildiğini öğrenebilirsiniz.

  • Insidious (Ruhlar Bölgesi) serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Insidious (Ruhlar Bölgesi) serisi hangi sırayla izlenmeli?

    James Wan ve Leigh Whannell tarafından yaratılan Insidious (Ruhlar Bölgesi) serisi 2010’lu yıllarda başlayıp bugüne kadar korku filmi hayranlarını doğaüstü alem “Öte”nin şeytani varlıklarıyla korkutmaya devam ediyor. Insidious serisindeki tüm filmleri hangi sırayla ve hangi platformlar üzerinden izlemeniz gerektiğini merak ediyorsanız, JustWatch olarak hazırladığımız bu rehbere göz atabilirsiniz.

    2010 tarihli ilk film Insidious, oğulları Dalton ve Foster ve kızları Kali ile yeni bir eve taşınan Josh ve Renai çiftine odaklanmıştı. Dalton anlaşılmaz bir şekilde komaya girmiş ve Lambert ailesinin evinde doğaüstü olaylar gerçekleşmeye başlamıştı. Bunlardan kurtulmak için paranormal uzmanlardan yardım isteyen aile Josh’un geçmişiyle ilgili karanlık gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Serinin ikinci filmi Insidious: Chapter 2’da Lambert ailesi “Öte” dünyadan ona musallat olan varlıklarla mücadele etmeye devam etmiş ve Josh, ailesi ve Carl, Specs ve Tucker’ın yardımıyla Josh’a küçükken saldırmış Parker Crane’in annesi Michelle’in ruhundan kurtulmayı başarmıştı.

    Seride prequel işlevi gören Insidious: Chapter 3 ve Insidious: The Last Key ise medyum Elise Rainier’in Lambert ailesiyle yaşadıklarının öncesine odaklanmıştı. Üçüncü film, Rainier’in üç yıl önce, annesinin ruhuyla iletişime geçmek isterken kötü niyetli başka bir ruhu serbest bırakan Quinn Brenner’ı kurtarma çabalarını ele almıştı. Dördüncü filmdeyse Elise, çocukluğunu geçirdiği evde yaşanan paranormal olayları araştırırken, kendisi ve ailesinin geçmişiyle ilgili gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmıştı.

    2023 yılında seyirciyle buluşan beşinci film Insidious: The Red Door, hikâyeyi bir kez daha Lambert ailesine döndürmüştü. Artık üniversiteye başlayan Dalton’ın küçükken yaşadıklarıyla ve babası Josh’ın kendi travmatik çocukluğuyla baş etme çabalarına odaklanan filmde Josh’ın kendi babasının izini sürmesine şahit olmuştuk.

    Altıncı filmi 29 Ağustos 2025’te vizyona girmesi beklenen seriyle bağlantılı ayrıca yeni bir spin-off filmin çekilmesi bekleniyor. Thread: An Insidious Tale adını alan projenin Jeremy Slater tarafından yönetilmesi ve başrollerinde Mandy Moore ve Kumail Nanjiani’nin oynaması bekleniyor.

    Insidious serisi olay sırasına göre hangi sırayla izlenmeli?

    Lambert ailesinin ve Elise Rainier’in “Öte” alemiyle ve ruhlarla yaşadıklarını anlatan film serisini kronolojik olarak şu sırayla izlemek de mümkün:

    • Insidious: Chapter 3
    • Insidious: The Last Key
    • Insidious
    • Insidious: Chapter 2
    • Insidious: The Red Door,

    Insidious erisindeki tüm filmlerin hangi platformlarda ücretli veya ücretsiz olarak izlenebildiğini öğrenmek için bu sayfaya düzenli olarak göz atabilirsiniz.

  • The Exorcist serisindeki filmler hangi sırayla izlenmeli?

    The Exorcist serisindeki filmler hangi sırayla izlenmeli?

    William Peter Blatty’nin 1971 tarihli aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan The Exorcist filmi bugün sinema tarihinin en kült korku filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Hatta filmin yönetmen Metin Erksan tarafından ülkemize uyarlanan versiyonu Şeytan dahi bulunuyor. Efsane yönetmen William Friedkin yönetmenliğini üstlendiği 1973 tarihli filmle başlayan The Exorcist evreniyle bağlantılı - şimdilik - altı film ve bir televizyon dizisi mevcut. JustWatch olarak hazırladığımız bu rehbere göz atarak, serideki tüm filmleri hangi sırayla nereden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

    Başrollerinde Ellen Burstyn, Linda Blair, Max von Sydow ve Jason Miller’ın rol aldığı film, 12 yaşındaki Regan MacNeil’ın ruhunun Pazuzu isminde kadim çağlara ait bir şeytan tarafından ele geçirilmesi ve Regan’ın annesi Chris’in iki rahiple beraber kızını kurtarma çabalarını anlatmaktaydı. Kültürel bir sansasyona dönüşen The Exorcist sinema tarihinde Oscar’a aday gösterilen ilk korku filmi olarak da ün kazandı. 1977 tarihli devam filmi Exorcist II: The Heretic ise Pazuzu’nun kurbanı Rahip Lankester Merrin’in ölümünün araştırılmasıyla görevlendirilen Rahip Philip Lamont’a odaklanmış, Merrin ölümünden sonra dahi kilisenin esaslarına karşı gelmekle suçlanmıiştı.

    Blatty’nin 1983 tarihli kitabından uyarlanan 1990 yapımı The Exorcist III ise ilk filmdeki yardımcı karakterlerden biri olan polis dedektifi William F. Kinderman’ın Georgetown’da işlenen bir dizi cinayeti ve bunların MacNeil vakasıyla olan bağlantısını araştırmasını konu edinmişti.

    1999 yılında Morgan Creek Productions, The Exorcist için prequel filmi çekmek için kolları sıvamış, yönetmen olarak John Frankenheimer’la anlaşmıştı. Ancak Frankenheimer sağlık sorunları sebebiyle projeden çekilince onun koltuğunu Schrader devraldı. Stüdyo, Schrader’ın versiyonundan memnun kalmayınca materyali elden geçirmesi için Renny Harlin’le anlaştı. Harlin’in versiyonu Exorcist: The Beginning 2004 yılında vizyona girdi. Film gişede büyük bir hayal kırıklığı yaratınca stüdyo bu defa Schrader’ın versiyonunun sınırlı düzeyde de olsa vizyona girmesinde karar kıldı. 2005 tarihli bu film ise Dominion: Prequel to the Exorcist adını aldı.

    2016 yılında Jeremy Slater tarafından FOX televizyonu için yaratılan ve iki sezon süren The Exorcist dizisi dışında, 2023 yılına kadar seriyle ilgili pek bir hareket olmadığını söyleyebiliriz. Önceleri serinin yeniden çevrilmesi düşünülse de Blumhouse ve Morgan Creek yapım şirketleri 1973 tarihli filmin devamı işlevi görecek bir film çekmeyi tercih ederek yönetmen David Gordon Green’le anlaştı. The Exorcist: Believer adıyla 2023’te vizyona giren film Ellen Burstyn ve Linda Blair’i 50 yıl sonra kamera önünde buluştursa da gişede beklenen başarıyı elde edemedi. Ve bu da üçleme olarak tasarlanan serideki diğer iki filmin iptal edilmesine sebep oldu. Yeniden çevrim olması planlanan bir sonraki The Exorcist filminin ise Mike Flanagan tarafından yönetilmesi ve 13 Mart 2026 tarihinde vizyona girmesi planlanıyor.

    The Exorcist serisini nereden izleyebilirim?

    The Exorcist: Believer ve Dominion dışında kronolojik bir sıra takip eden The Exorcist serisindeki tüm filmlerin ve dizilerin hangi platformlarda ücretli veya ücretsiz olarak izlenebildiğini öğrenmek için bu sayfaya düzenli olarak göz atabilirsiniz.

  • Paranormal Activity serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Paranormal Activity serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Seyirciyle buluştuğu ilk günlerden itibaren bir fenomene dönüşen Paranormal Activity filmi izleyenlerin uzun süreler etkisinden çıkamadığı bir found-footage korku filmi olarak akıllara kazındı. Devam filmleriyle beraber 2000’li yıllara damga vurmayı başarmış Paranormal Activity serisindeki tüm filmleri hangi sırayla ve hangi platformlar üzerinden izlemeniz gerektiğini merak ediyorsanız, JustWatch olarak hazırladığımız bu rehbere göz atabilirsiniz.

    Oren Peli, serinin ilk filmi Paranormal Activity’yi 2007 yılında çekse de ancak DreamWorks, dolaylı olarak da Paramount Pictures tarafından satın alınan film ancak 2009 yılında, vizyona girdi. Katie ve Micah isimli bir çifte odaklanan ilk filmde, Katie’nin kendisini şeytani bir varlığın takip ettiğini söylemesi üzerine Micah evin her tarafına gizli kameralar yerleştirmiş ve bu varlığın hareketlerini gözlemlemeyi amaçlamıştı. Kameraların evdeki doğaüstü fenomenleri kaydettiği film, şeytani varlığın Katie’yi ele geçirmesiyle sona ermişti.

    Serinin ikinci filmi Paranormal Activity 2 ise ilk filmin iki ay öncesinde yaşanan olayları ele almıştı. İkinci filmde, şeytanın aslında Katie’nin ilk filmde de bahsi geçen kız kardeşi Kristi, Kristi’nin kocasına ve bebekleri Hunter’a musallat olduğunu ve kocasının kendilerini kurtarmak için şeytanı Katie’ye aktardığını öğrenmiştik. Katie ise kız kardeşini öldürmüş, bebeği çalmış ve ortadan kaybolmuştu. Tüm filmler arasında en çok hasılat yapan üçüncü film Paranormal Aktivite 3 ise Katie ve Kristi’nin çocukluk yıllarında bu şeytani varlık ilk kez yollarının nasıl kesiştiğini anlatmıştı.

    İlk filmin beş yıl sonrasında geçen Paranormal Activity 4’te ise şeytan bu defa Alex Nelson, erkek arkadaşı ben, annesi Holly, babası Doug ve kardeşi Wyatt’a musallat olmuştu. Katie ve kız kardeşinden kaçırdığı Robbie’nin (Hunter’ın) komşusu olan ailesi şeytani varlığın gazabına uğramış Alex, Robbie’nin “Toby” olarak adlandırdığı varlığın cadılarla bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı. Serinin beşinci filmi olan ve olayların bu defa California’da geçtiği Paranormal Activity: The Marked Ones ise şeytani varlığın cadılar ve kara büyüyle olan bağlantısına odaklanmıştı. 

    Seyirci nezdindeki popülerliği artık gitgide düşüşe geçen serinin altıncı filmi Paranormal Activity: The Ghost Dimension ise, Katie ve Kristi’nin çocukluğunu geçirdiği evde yaşayan ve şeytani varlığın musallat olduğu Fleege ailesinin hikâyesini anlattı. Altı yıl sonra çekilen ve seriden bağımsız bir hikâyeye sahip yedinci film Paranormal Activity: Next to Kin ise, Amişlerle ilgili bir belgesel çekmeye çalışan Margot isimli bir genç kadın ve ekibinin şeytani varlığın sırrıyla karşı karşıya gelmesini ele almıştı. 

    Paranormal Activity serisi hikâye kronolojisine göre nasıl izlenmeli?

    Yukarıda kısaca özet geçtiğimiz serideki filmler hikâye kronolojisine göre şu şekilde sıralanabilir: 

    • Paranormal Activity 3
    • Paranormal Activity 2
    • Paranormal Activity
    • Paranormal Activity 4
    • Paranormal Activity: The Marked Ones
    • Paranormal Activity. The Ghost Dimension
    • Paranormal Activity: Next to Kin

    Aşağıda vizyona giriş yıllarına göre listelediğimiz Paranormal Activity serisindeki filmlerin hangi platformlarda ücretli veya ücretsiz olarak izlenebildiğini öğrenmek için bu sayfaya düzenli olarak göz atabilirsiniz.

  • Smile serisi çevrimiçi nereden izlenebilir?

    Smile serisi çevrimiçi nereden izlenebilir?

    Amerikalı yönetmen Parker Finn 2020 yılında SXSW Film Festivali’ne katıldığı kısa filmi Laura Hasn’t Slept’le izleyicilerin dikkatini çekmişti. Filmin festivalde Özel Jüri Ödülü’ne layık görülmesinin ardından Paramount Stüdyoları’yla, hikâyeyi uzun metraja uyarlamak üzere anlaşan Finn, 2022 yılında bugün Smile olarak bildiğimiz korku filmine imza attı. İki yıl sonra devam filmi Smile 2’yle yeniden korku filmi hayranlarının radarına giren seriye dair merak ettiklerinize bu sayfadan göz atabilirsiniz.

    Laura Hasn’t Slept, sürekli farklı insanların kendisine ürpertici bir şekilde gülümseyerek baktığı kabuslar gören Laura isminde bir genç kızın yaşadıklarını terapistine anlatırken bizzat bu dehşet veren varlıkla karşılaşmasını anlatan, korku türünde etkileyici bir kısa filmdi. Finn’in 2022 tarihli uzun metrajı Smile, yine Laura karakterine yer verse de bu defa onun ölümüne şahit olan terapist Rose Cotter’ın ona musallat olan şeytani varlıkla mücadelesine odaklanmaktaydı. Korku ve gerilim filmlerinde sık sık karşılaştığımız, kişiden kişiye aktarılan bir laneti konu edinen filmde, bu gülümseyen varlığın travmadan beslendiğini ve lanetlenen kişinin bir hafta içinde ölümüne sebep olduğu ortaya çıkmıştı. Bu lanetten kurtulmanın tek yolunun ise başka birisinin önünde acımasız bir cinayet işleyerek onun travmatize olmasını sağlamaktan geçtiğini öğrenmiştik. Tüm çabalarına rağmen kimsenin inanmadığı Rose, lanetin kurbanı olmuş ve trajik sonuyla bu laneti eski erkek arkadaşı Joel’e aktarmıştı.

    Serinin devam filmi Smile 2 ise yine delirmişçesine gülümseyen insanlarla kendini gösteren varlığın musallat olduğu bir başka karaktere odaklanıyor. Dünyaca ünlü pop şarkıcısı Skye Riley’nin dünya turnesi öncesinde işler kontrolden çıkmadan evvel, bu korkunç varlıktan kurtulmaya çalışmasını izlediğimiz filmde Naomi Scott, Rosemarie DeWitt, Kyle Gallner, Lukas Gage ve Peter Jacobson gibi oyuncular yer alıyor. Drew Barrymore’un da kendisi olarak yer aldığı filmin vizyon tarihi ise 18 Ekim 2024. 

    Laura Hasn’t Slept ve Smile filmlerini Türkiye’de nereden izleyebilirim?

    Smile 2, sinema salonlarında yakın dönemde gösterime girdiği için çevrimiçi izleme seçeneği henüz mevcut olmasa da, sayfamızdaki listeye göz atarak Smile serisindeki diğer iki filmin Türkiye’de hangi dijital platformda yer aldığını ve ne tarz izleme seçeneklerinin sunulduğunu öğrenebilirsiniz.

  • Hotel Transylvania serisi çevrimiçi olarak nereden izlenebilir?

    Hotel Transylvania serisi çevrimiçi olarak nereden izlenebilir?

    Sony Pictures tarafından hayata geçirilen animasyon serisi Hotel Transylvania bugün özellikle çocukların en sevdiği filmlerden birisi olarak kabul ediliyor. JustWatch olarak hazırladığımız sayesinde bugün ayrıca televizyon dizisine de imza atılan seriyi çevrimiçi olarak hangi platformlardan izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

    Serinin ilk filmi Hotel Transylvania, 2012 yılında gösterime girdi. Bütçesinin kat be kat üstüne çıkan bir performans elde eden yapım, gişede rekor sayıda seyirci tarafından izlendi. Seslendirme kadrosunda Adam Sandler, Andy Samberg, Selena Gomez ve Steve Buscemi gibi isimlerin yer aldığı animasyon insanlardan uzakta, canavarların güvenli bir şekilde konaklama imkânının olduğu Hotel Transylvania’ya ve otelin sahibi Kont Dracula’ya odaklanmaktaydı.

    Filmde, kızını dış dünyanın tehlikelerinden korumakla kafayı bozmuş Dracula’nın hayatı otele yanlışlıkla bir insanın gelişiyle alt üst olur ve Jonathan, Kont’un vampir kızı Mavis’e kalbini kaptırır. İlk filmin başarısının ardından üç yıl sonra çekilen ikinci film Hotel Transylvania 2’de  orijinal seslendirme kadrosuna ek olarak Nick Offerman, Megan Mullally ve Mel Brooks gibi isimler de yer almıştır. Serinin devam filminde Jonathan ve Mavis evlenmiş, Dennis isimli bir çocukları olmuştur. Aile, Dennis’in vampir mi yoksa insan mı olduğundan bir türlü emin olamazken, Drac dostları Frank, Wayne, Griffin, Murray ve Blobby’den yardım isteyerek torununu bir vampir olarak “eğitmek” için kolları sıvar. Bu esnada Mavis ve Johnny, California’da Johnny’nin ailesini ziyarete gider.

    Serinin 2018 tarihli üçüncü filmi Hotel Transylvania 3: Summer Vacation, cruise gemisiyle tatile çıkan Dracula ve ailesinin, tehlikeli vampir avcısı Van Helsing büyük büyük torunu Ericka’yla karşılaşmasını konu edinmektedir. Ancak Ericka’nın Dracula’ya âşık olmasıyla Van Helsing’in peşinden koştuğu vampiri öldürme planları da suya düşer.

    Sony Pictures’ın, COVID’in yüzünden dağıtım haklarını Amazon Prime’a satmasıyla doğrudan çevrimiçi olarak yayınlanan Hotel Transylvania: Transformania ise Johnny’nin kazara vampire Drac’ınsa insana dönüşmesinin ardından onları eski hallerine döndürecek kristali bulmak üzere Güney Amerika’ya yolculuk yapmasını anlatmaktadır.

    Hotel Transylvania’nın beşinci filminin çekilip çekilmeyeceğine dair henüz bir bilgi bulunmasa da serinin hayranları filmlerin dışında Disney Channel’da 2017-2020 yılları arasında yayınlanan iki sezonluk Hotel Transylvania: The Series dizisine de göz atabilir. Seri açısından prequel olarak kabul edilen dizi Dracula’nın kızı Mavis’in ve yakın dostları Pedro, Wendy ve Hank’in maceralarına odaklanıyor…

  • Terrifier serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Terrifier serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Damien Leone’nin 2008’de çektiği kısa filmde ilk kez seyirci karşısına çıkan, sonrasında 2016 tarihli Terrifier isimli uzun metraj film sayesinde fenomene dönüşen Katil Palyaço Art, yeni filmi Terrifier 3’le bir kez daha hayranlarıyla buluşuyor. Serinin tüm filmlerini hangi sırayla ve hangi platformlar üzerinden izlemeniz gerektiğini merak ediyorsanız, JustWatch olarak hazırladığımız bu rehbere göz atabilirsiniz.

    Palyaço Art karakteri ilk olarak The 9th Circle adlı kısa filmde yer aldı. Cadılar Bayramı gecesinde Casey adlı genç bir kadını çıkaran ve onu Şeytan’a tapan bir tarikata götüren maskeli cani Art, daha sonra Leone’nin 2011 tarihli kısa filmi Terrifier’da boy gösterdi.

    Yönetmenin ilk uzun metrajı All Hallows' Eve, hepsi aslında bir VHS kasedine kaydedilmiş üç hikâyeden oluşan ve her birinde Art’ın kadınları öldürdüğü bir antoloji filmi şeklindeydi. Seri daha sonra Art’ın yer almadığı ve Leone’nin yalnızca yapımcı olarak dahil olduğu All Hallows' Eve 2 ve All Hallows' Eve: October 30th gibi yapımlarla devam etti. 

    Palyaço Art’ın korku türü içinde esas tanınırlığını sağlayan film ise 2016 yapımı Terrifier oldu. Rolü Mike Gianelli’den devralan David Howard Thornton’ın performansı, Cadılar Bayramı gecesinde üç genç kadını öldürmeye çalışan bu cani palyaço rolünde beğeni topladı. Diğer slasher klasikleriyle kıyaslanan ve adı beraber anılmaya başlayan seri, 2022’de çekilen Terrifier 2’yle devam etti. Bu Sienna ve Jonathan adlı iki kardeşe musallat olan Art’ın doğaüstü güçlerle yüzleşmek zorunduğu filmin sonunda Art’ın ilk filmdeki kurbanlarından Victoria’nın ölmediği ortaya çıktı.

    Bu yıl seyirciyle buluşan Terrifier 3, Art’ın, Victoria’nın, Jonathan ve Sienna’nın hikâyesini kaldığı yerden devam ettiriyor. Özellikle Fransa’da 18 yaş altındaki seyircinin yasaklanmasıyla gündem olan film, dünyanın farklı yerlerinden seyircilerin ağır tepkiler vermesine yol açacak kadar korkunç olduğu yorumlarıyla da gündemde bir süre daha kalacağa benziyor. Kana susamış Art’ın hikâyesinin bu filmle noktalanmayacağına da kesin gözüyle bakabiliriz. 

    Terrifier serisini Türkiye’den çevrimiçi olarak izleyin

    Yapım sırası olayların kronolojik sırasıyla aynı olan Terrifier’ı aşağıda listelediğimiz şekilde izleyebilirsiniz. Filmlerin hangi platformlarda ücretli veya ücretsiz olarak izlenebildiğini öğrenmek için bu sayfaya düzenli olarak göz atabilirsiniz.

  • Joker: Folie à deux filmini sevdiyseniz bu yapımlara göz atın!

    Joker: Folie à deux filmini sevdiyseniz bu yapımlara göz atın!

    Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Joker: Folie à deux senenin en çok merak edilen filmlerinden bir tanesi olsa da seyirci nezdinde büyük hayal kırıklığına sebep oldu. Phillips’in Scorsese ve Coppola gibi büyük ustalardan ilham aldığı filminin yazılanların aksine özgün bir süper kahraman olduğunu düşünüyorsanız yönetmenin imge dünyasını besleyen bu filmleri de incelemek ilginizi çekebilir. Filmlerin ücretli veya ücretsiz izleme seçeneklerine göz atarak onlara Türkiye’de hangi platformlar üzerinden erişiminiz olduğunu da öğrenebilirsiniz.

    Todd Phillips, 2019 yılında Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazanıp Oscar sezonunda fırtınalar estirdiği dönemde Joker hem süper kahraman filmlerinin hayranlarının hem de genel anlamda sinema çevrelerinin takdirini toplamıştı. DC Evreni’ne dayanan farklı uyarlamalarda daha önce Jack Nicholson ve Heath Ledger gibi isimlerin canlandırdığı Joker karakterine daha karanlık ve ağırbaşlı bir yorum getiren Phillips, komedyen olma hayalleri kuran, ancak toplumdan gördüğü kötü muameleler yüzünden hezeyanlarının pençesine düşerek katil olan Arthur Fleck’in hikâyesini anlatmıştı bizlere. Joker, kısa sürede kendisinden önce gelen ve tarz olarak filme ilham kaynağı olan anti-kahraman anlatılarıyla beraber anılmaya başlanmıştı. Gitgide tektipleşen DC ve Marvel dizi ve filmlerinden sonra karakter derinliği ve görsel dünyasıyla süper kahraman filmlerine yeni bir soluk getiren Joker’in, benzer tarzlara sahip The Batman ve The Penguin gibi yapımlara da ilham kaynağı olduğunu söylemek mümkün.

    Todd Phillips’in birkaç yıl aradan sonra çektiği devam filmi Joker: Folie à deux ise ilk filmi hem çok sevenleri hem de nefret edenleri eşit oranda şaşırttı ve beklentileri karşılıksız bıraktı diyebiliriz. İşlediği cinayetlerin ardından yargılanmak üzere hapse atılan Arthur’un ona âşık olan Lee Quinzel’le tanışmasına ve mahkeme sürecinde Arthur ve Joker kimliği arasında yaşadığı gelgitlere odaklanan filmle ilgili en büyük sürpriz müzikal türünde çekilmesi oldu. DC Evreni’nde yakın zamanda Margot Robbie’nin hayat verdiği Harley Quinn’e Phillips’in versiyonunda ise Lady Gaga canlandırdı. Farklı türlerden beslenen ve çeşitli eski filmlere gönderme yapan Joker: Folie à deux’nün, bu açıdan iyisiyle kötüsüyle “özgün” bir film olduğunu not düşerek başlayabiliriz. Bu bağlamda alışılagelmiş kategorilere sığmayan filmin tarzını, yine post-modern bir müzikal olan Annette’e veya görüntü yönetmeni Lawrence Sher’in de röportajında belirttiği üzere Francis Ford Coppola’ın gişede başarısızlığıyla ikonikleşmiş müzikali One From the Heart’a benzetmek mümkün.

    Arthur Fleck karakterine ve yolculuğunda baktığımızda, Phillips’in de daha önce dile getirdiği üzere ilham kaynakları arasında elbette Martin Scorsese’nin Taxi Driver ve The King of Comedy filmleri yer alıyor. Taxi Driver özellikle kanunun yetersizliği karşısında kendi adaletini kendi sağlamaya çalışan “vigilant” temsilinin bir arketipini sunarken, The King of Comedy, başarısız bir amatör komedyenin kariyeri konusunda hezeyanlara kapılması ve başka bir komedyene kafayı takması açısından Joker’in ana aksıyla benzeşmekteydi. Scorsese’nin filminde başarısız komedyen Rupert Pupkin’i canlandıran Robert de Niro’nun, Joker’de Arthur Fleck’in hayallerinde bir ikon olarak benimsediği televizyoncu Murray Franklin rolünü oynamasına da şaşmamak gerek. Phillips’in yarattığı bu karanlık dünyanın görsel ve estetik izlerini yine bu dönemlerde çekilen ve Yeni Hollywood’un demirbaşları kabul edilen Network, Serpico veya Dog Day Afternoon gibi filmlerde bulmak da mümkün.

    Joker: Folie à deux’yü Arthur’un yaşadığı kişilik bölünmesi sebebiyle Fight Club’a, toplum üzerinde kontrolden çıkan anarşik etkileri sebebiyle V for Vendetta’yla veya eksantrik seri katil temsilleri açısından The Clockwork Orange ve American Psycho’ya benzetenler de yok değil. Bu kıyaslamalar özellikle ilk film nezdinde haklıymış gibi görünse de Joker: Folie à deux’yle Todd Phillips’in tam da bu anti kahraman figürünü yok etmeye çalışarak, kendi sinemasını imha ettiğini söylemek daha yerinde olur aslında. Bu yüzden beğenilmemek pahasına “hayran servisi” yapmaktan kaçınan Joker: Folie à deux’yü Matrix Resurrections ile benzer bir noktada konumlandırabiliriz belki de.

    Anti-kahramanın zaferini değil de trajik yıkımını anlatan Joker: Folie à deux, şimdilik ana karakteriyle benzer bir sona sahipmiş gibi görünse de ilerde seyirci tarafından yeniden benimsenip benimsenmeyeceğini zaman gösterecek.

  • V/H/S serisi sırayla nereden izlenebilir?

    V/H/S serisi sırayla nereden izlenebilir?

    V/H/S, antoloji film esasına dayanan yapısıyla bugün korku türü içinde oldukça özgün bir konuma sahip. Her biri, asap bozucu VHS kasetlerinin onları izleyenler üzerindeki dehşet verici etkilerini merkezine alarak, belli sayıda found-footage (buluntu) filmden meydana gelen yapımlar, korku sineması için birçok yönetmen ve senaristin kendini ifade etme alanı bulması açısından da dikkat çekiyor. Bilim kurgu unsurlarının öne çıktığı dokuzuncu filmi V/H/S/Beyond seyircisiyle buluşan seriye dair merak ettiğiniz tüm bilgileri bu sayfadan bulabilirsiniz.

    Film yapım ve dağıtım şirketi Bloody Disgusting’in kurucusu Brad Miska’nın fikrinden hareketle 2012 yılında hayata geçirilen V/H/S Sundance Film Festivali’nde prömiyer yapmış ve buluntu film türüne getirdiği yaratıcı ve özgün yaklaşımda eleştirmenlerin beğenisini toplamıştı. Toplamda altı VHS “kasetten” oluşan ilk filmde bugün tür sinemasının önemli filmlerine imza atan Ti West ve Radio Silence Productions ekibi (Matt Bettinelli-Olpin, Tyler Gillett, Justin Martinez et Chad Villella) yönetmen olarak aldı.

    İlk filmi takiben hemen bir yıl sonra yapılan devam filmi V/H/S/2’de dört buluntu film yer aldı. Buluntu film türünün en ikonik örneklerinden kabul edilen The Blair Film Witch Project’in yönetmeni ve yapımcısının da imzasını taşıyan bir segmentin bulunduğu yapımın ardından V/H/S: Viral adlı üçüncü film geldi. Aynı yıl çıkan Spring filmiyle tanıdığımız Justin Benson ve Aaron Moorhead ikilisinin de kısa filmleriyle katkıda bulunduğu üçüncü proje, serinin ilk iki filmine kıyasla daha az beğenildi.

    Güncel video pratiklerine daha çok odaklanan V/H/S: Viral’ın aksine doksanların amatör ruhunu hem biçimsel hem de teknik açıdan yakalamayı başaran dördüncü devam filmi V/H/S/94 ise büyük beğeni topladı. Serinin, korku-gerilim türündeki yapımların yer aldığı Shudder platformunda açılan ilk filmi V/H/S/94’ten sonra çekilen V/H/S/99 ise, benzer bir yaklaşımla doksanlar sonunun atmosferine odaklanarak milenyumun beraberinde getirdiği teknolojik gelişmeleri ve değişimleri vurguladı. Farklı filmler arasında ilk kez bağlantı kurulan, ayrıca bir yönetmenin seri dışındaki bir filmine gönderme yaptığı altıncı film V/H/S/85 bu tarz biçimsel denemeleri sayesinde V/H/S hayranları tarafından övgüyle karşılandı.

    V/H/S serisindeki yapımlar, birbirinden farklı kısa filmleri birleştirme esasına dayansa da onlardan ilham alınarak spin-off’a dönüştürülen iki yapım daha mevcut. Dolayısıyla ilk filmde Amateur Night segmentini yöneten Gregg Bishop’ın 2016 tarihli filmi Siren’i ve ikinci filmden Slumber Party Alien Abduction bölümünün yönetmeni Jason Eisner imzalı Kids vs. Aliens’ı da V/H/S serisi içinde konumlandırmak mümkün.

    V/H/S serisini Türkiye’den çevrimiçi izleyin

    JustWatch olarak sizin için hazırladığımız bu sayfada V/H/S serisinde yer alan tüm filmleri kronolojik sırayla listelenmiş şekilde bulabilirsiniz. Türkiye’den erişilebilen dijital platformların sunduğu seçeneklere göz atarak, filmleri ücretli ya da ücretsiz nereden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

  • Lady Gaga’nın en iyi film ve dizi performansları

    Lady Gaga’nın en iyi film ve dizi performansları

    Günümüz pop müziğinin en sevilen isimlerinden Lady Gaga bu yıl Joaquin Phoenix’le beraber başrollerini paylaştığı Joker: Folie à Deux filmiyle bir kez daha gündemde. Todd Philips’in 2019’da çektiği Joker filminin devamı niteliğindeki Joker: Folie à deux, müzikal olması sebebiyle ilk filmden farklı bir tarza sahip. Filmde Arthur Fleck’in Joker personasına saplantılı bir ilgi duyan Lee Quinzel’ı (DC Evreni’ndeki Harley Quinn’i) canlandıran Lady Gaga, bu rolüyle sinema ve televizyon dünyasındaki konumunu daha da sağlamlaştıracağa benziyor.

    Ünlü sanatçının dizi ve filmlerdeki en iyi performanslarını sıraladığımız bu sayfaya göz atarak merak ettiğiniz yapımları hangi platformlar üzerinden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

    Lady Gaga’nın, ta The Fame Monster albümündan itibaren kısa film tadındaki müzik klipleriyle kamera önündeki potansiyelini ortaya koymaya başladığını söyleyebiliriz. Beyazperdede ilk kez Robert Rodriguez’in Machete Kills filminde La Camaleón adlı katili canlandıran sanatçı daha sonra Rodriguez ve Frank Miller’ın Sin City: A Dame to Kill For filminde küçük bir rol daha üstlendi.

    Gaga’nın oyunculuk kariyerinde yükselişe geçmesinde Ryan Murphy imzalı American Horror Story’nin yadsınamaz bir rol oynadığı kesin. İlk olarak dizinin beşinci sezonu AHS: Hotel’de sezona konu olan Cortez Oteli’nin zengin, göz kamaştırıcı ve bir o kadar da tehlikeli sahibi Kontes karakterini canlandıran Gaga, bu performansıyla Altün Küre’de mini dizi kategorisinde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü. Gaga dizinin altıncı sezonu Roanoke’de ise ölümsüz cadı Scáthach rolünde konuk oyuncu olarak yer aldı.

    2018 yılında Bradley Cooper’ın hem yönetmen hem de başrol oyuncusu olarak yer aldığı A Star is Born ise Lady Gaga’nın Hollywood’a girişini tescillemiş oldu. Basit bir garsonken ünlü country şarkıcısı Jackson Maine tarafından keşfedilen Ally’nin ve ikilinin arasında filizlenen aşkın öyküsünü konu edinen film sekiz dalda Oscar’a aday gösterildi ve Gaga’ya En İyi Kadın Oyuncu ödülünü değil ama “Shallow” bestesiyle En İyi Özgün Şarkı Oscar’ını kazandırdı.

    Gaga daha sonra Adam Driver ve Jared Leto’yla beraber ünlü İtalyan markası Gucci’nin varislerinden Maurizio Gucci’nin hayatına ve eski eşi tarafından bir tetikçi tutularak öldürülmesine odaklanan House of Gucci filminde rol aldı. Ridley Scott’ın yönettiği filmde Gucci’nin eski eşi Patrizia Reggiani’yi canlandıran Gaga’nın performansı, filmin eleştirmenler ve izleyici nezdinde yarattığı hayal kırıklığına rağmen büyük beğeni topladı. Gaga’nın Joker: Folie à deux’den sonra ne tarz projelerde yer alacağını ise bekleyip göreceğiz.

    Lady Gaga’nın rol aldığı film ve dizileri nereden izleyebilirim?

    Pop müziğinde inanılmaz izler bırakan başarılı sanatçının rol aldığı dizi ve filmleri hangi platformlardan izleyebileceğinizi bu sayfadan öğrenebilirsiniz. JustWatch olarak hazırladığımız listede ayrıca konser filmi Gaga Chromatica Ball ve sanatçının hayatını konu edinen biyografik belgesel Gaga: Five Foot Two adlı yapımın da ücretli ve ücretsiz izleme seçeneklerine göz atabilirsiniz.

  • Joker ve beyazperdedeki tüm uyarlamaları

    Joker ve beyazperdedeki tüm uyarlamaları

    Batman’in en sevilen azılı düşmanlarından biri olan Joker, altmışlı yıllardan günümüze Jack Nicholson, Joaquin Phoenix ve Heath Ledger gibi Hollywood’un ünlü aktörleri tarafından beyazperdeye taşındı. Farklı yönetmenlerin bakış açısıyla türlü türlü kişilikler, kostümler, hırslar ve zaaflarla donatılan Joker’in hangi filmlerde yer aldığını ve bu filmleri hangi çevrimiçi platformlar üzerinden izleyebileceğinizi öğrenin.

    Not: Bu sayfadaki liste yalnızca “live-action” sinema uyarlamalarını kapsamaktadır. Joker’in büyük çoğunluğuna Mark Hamill’in müthiş sesinin damgasını vurduğu animasyon uyarlamaları da mevcuttur.

    Joker ilk olarak 1966 yılında, aynı adlı TV dizisinden uyarlanan Batman filminde, dizideki rolüne devam Cesar Romero tarafından beyazperdede boy gösterdi. Joker, yaptığı sinsi ve kurnaz planlarla kötülük ustası olarak ekrana taşınsa da esas komik ve “camp” yönüyle dikkatini çekti seyircilerin.

    Tim Burton’ın 1989 tarihli Batman uyarlamasında ise asıl da Jack Napier olarak geçen Joker’e Jack Nicholson hayat verdi. Bruce’un anne ve babasının ölümünün arkasındaki isim olan Napier, Bruce’la mücadele ederken içinde kimyasal atık bulunan bir fıçıya düşer ve yüzü baştan aşağı deforme olur. Bunun üzerine Joker kimliğine bürünen Napier, gözü dönmüş bir şekilde Bruce’tan intikam almaya çalışır. Burton’ın renkli ve uçuk kaçık dokunuşlarının Nicholson’ın etkileyici performansıyla birleştiği bu Joker’in popüler kültürde önemli bir iz bıraktığını söylemek mümkün.

    Ama Joker dendiği zaman beyazperdede akıllara ilk gelen ismin Heath Ledger olduğu kesin. Christopher Nolan’ın sinemadaki diğer Batman uyarlamalarına kıyasla çok daha ciddi ve sofistike bir anlatı evreni yarattığı film serisinde The Dark Knight’da karşımıza çıkan bu Joker, Ledger’ın zamansız vefatının da etkisiyle unutulmaz bir performans olarak hafızalarda yer etti. Oyuncunun, filmlerde ve çizgi romanlarda çoğu zaman komedi unsuru olarak kullanılan bu karaktere kattığı derinliğe neredeyse hiçbir süper kahraman uyarlaması erişemedi desek yeridir.

    Sekiz yıl aradan sonra DC Genişletilmiş Evreni’nde (DCEU) karşımıza çıkan Joker karakterine ise Jared Leto hayat verdi. Diğer uyarlamalara kıyasla hikâyelerde yan karakter düzeyinde işlenen Joker, sırasıyla Suicide Squad, Birds of Prey ve Zack Snyder’s Justice League’de boy gösterdi. Leto’nun Joker’inin başrolde yer alacağı ayrı bir filmi için hazırlıklar yapılsa da proje iptal oldu.

    Bu projenin yerini, Todd Philips’in imzasını taşıyan ve DCEU filmlerinin dışında konumlanan 2019 tarihli Joker filmi aldı. Arthur Fleck isminde ruhsal sorunlar yaşayan başarısız bir stand-up komedyeninin çevresinden gördüğü muamele yüzünden kendisini kaybedip bir dizi cinayet işlemesi ve bunun sonucunda Gotham Şehri’nde bir ikon haline gelmesini konu edinen filmin başrolünde Joaquin Phoenix yer aldı. Phoenix’in etkileyici ve özgün performansı onun da tıpkı Ledger gibi En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ıyla ödüllendirilmesine vesile oldu. İlk filmden tarz olarak uzaklaşan müzikal türündeki devam filmi ise 81. Venedik Film Festivali’nde görücüye çıktı. Arthur Fleck’in hapishanede yargılanmayı beklerken tanıştığı Lee Quinzel’le ilişkisine odaklanan Joker: Folie à deux’de Joaquin Phoenix’e ünlü şarkıcı ve aktris Lady Gaga eşlik etti.

    Matt Reeves’in Batman filminde adı geçmese de Barry Keoghan’ın cameo’suyla filmde yer alan veya Vera Drew’ın parodi tarzdaki The People’s Joker filminde iki trans karaktere ilham kaynağı olan Joker’in beyazperdede daha birçok versiyonunu izleyeceğimiz kesin. JustWatch olarak hazırladığımız ve düzenli olarak güncellediğimiz bu sayfa sayesinde Gotham City’nin ikonik kötüsünün yer aldığı tüm filmleri keşfedebilir, onlara hangi platformlardan erişebileceğinizi öğrenebilirsininiz.

  • Halloween serisindeki tüm filmleri sırayla izleyin

    Halloween serisindeki tüm filmleri sırayla izleyin

    Korku sinemasının en usta yönetmenlerinden John Carpenter’ın 1978 yılında başlattığı Halloween serisi bugün slasher türünün en popüler yapımları arasında kabul ediliyor. Şimdilik 13 filmden oluşan seri, Carpenter’ın ardından farklı dönemlerde ve farklı yönetmenlerin elinde devam filmlerinden yeniden çevrimlere çok çeşitli yapımlara imza atılarak günümüze kadar ulaştı. İzlemesi seyirci açısından âdeta farklı sonlara sahip bir oyun oynuyormuş hissi uyandıran seriyi farklı anlatı çizgileri bağlamında değerlendirmek mümkün.

    Halloween serisi hangi şekillerde izlenebilir?

    Farklı yeniden çevrimler ve devam filmlerinde yana hiçbir eksiği olmayan Halloween serisini şu sıralamalara göre izlemek mümkün.

    Orijinal Seri + Thorn Laneti Üçlemesi

    • Halloween (1978)
    • Halloween II
    • Halloween 4: The Return of Michael Myers
    • Halloween 5: The Revenge of Michael Myers
    • Halloween 6: The Curse of Michael Myers

    Orijinal Seri + Laurie’nin dönüşü

    • Halloween (1978)
    • Halloween II
    • Halloween H20: 20 Years Later
    • Halloween: Resurrection

    Rob Zombie’nin Halloween’i

    • Halloween (2007)
    • Halloween II (2009)

    Orijinal Film + Blumhouse devam filmleri

    • Halloween (1978)
    • Halloween (2018)
    • Halloween Kills
    • Halloween Ends

    Carpenter’ın Debra Hill ile beraber kaleme aldığı ilk Halloween filmi, Cadılar Bayramı gecesi liseli genç bebek bakıcılarını öldüren saplantılı seri katil Michael Myers’ı konu edinmekteydi. Myers’ın peşindeki psikiyatristi Dr. Sam Loomis’in yanı sıra öldürmek için esas hedefinde olan Laurie Strode’un da esas karakterlerini oluşturduğu filmde Nick Castle, Jamie Lee Curtis ve Donald Pleasence rol aldı. Michael’ın Laurie’nin peşini bırakmadığı Halloween II’de Carpenter ve Hill yalnızca yürütücü yapımcı olarak yer aldı. Laurie’nin kimliğine dair sürpriz bir gerçeğin ortaya çıktığı ikinci filmin ardından gelen Halloween III: Season of the Witch ise, Myers karakterinin yer almadığı bir antoloji film olarak tasarlandı.

    Slasher türünden uzaklaşarak, filmleri Cadılar Bayramı gecesiyle bağlantılı tematik bir seriye dönüştürme hedefiyle çekilen üçüncü film başarısız olunca 1986 yılında çekilen Halloween 4: The Return of Michael Myers azılı katil kahramanı geri döndürdü. Halloween serisi içinde Thorn Üçlemesi olarak anılan filmlerin birincisi olan Halloween 4, patlamadan sonra hayatta kalmayı başaran Myers’ın Laurie’nin kızı Jamie’nin peşine düşmesini ve Doktor Loomis’in ona engel olmaya çalışmasını odaklandı. Ancak burada Myers’ın işlediği cinayetlere aslında bir lanetin sebep olduğunu ve bunu daha sonra Jamie’ye aktardığı şeklinde özetleyebileceğimiz “Thorn laneti anlatısı” serinin kahramanına bambaşka bir boyut katmış oldu. Bu hikâye akışını devam ettiren Halloween 5: The Revenge of Michael Myers ve Halloween: The Curse of Michael Myers Ile üçleme ne yazık ki serinin hayranlarını pek tatmin etmeyecek şekilde tamamlandı.

    Orijinal filmin yirminci yılında çekilen Halloween H20: 20 Years Later, Thorn Üçlemesi’ni yok sayarak Myers’ın ortadan kaybolduğu, Laurie’nin ise kardeşinden kaçabilmek adına kendisini ölmüş gibi gösterdiği yeni bir hikâye akışı sundu. Laurie’nin oğlu John’u Michael’dan korumaya çalıştığı H20’nin ardından Michael’ın yine Laurie’nin elinden kaçmayı başardığını öğrendiğimiz Halloween: Resurrection geldi. Ancak artık film sayısı sekize ulaşmış serideki 2002 tarihli bu son film, bir önceki filmden sonra hikâyeye hiçbir şey katmadığı gerekçesiyle, eleştirilerin hedefi oldu.

    Amerikalı heavy metal sanatçısı Rob Zombie ise, orijinal hikâyeyi yeniden ele alarak ve kendi sanatsal yorumunu katarak Halloween ve Halloween II adlı iki filme daha imza attı. Devam filmleri ve yeniden çevrimler konusunda şansı pek yaver gitmeyen Halloween serisinin akıbeti hakları John Carpenter’ın da etkisiyle Blumhouse tarafından satın alınınca değişti. 2018 yılında David Gordon Green’in yönettiği Halloween, 1978 yapımı ilk filmin 40 yıl sonrasında geçmekte ve Michael ve Laurie’nin kardeş olduğu hikâye izleğini yok saymaktaydı. Jamie Lee Curtis’in Laurie rolünde geri döndüğü film, orijinalin ruhuna büyük oranda sadık kalarak serinin hayranlarının büyük beğenisini topladı. Bu devam filminin ardından yine Green’in yönettiği Halloween Kills ve Halloween Ends geldi.

    Halloween serisini çevrimiçi olarak nereden izleyebilirim?

    JustWatch olarak John Carpenter’ın yarattığı bu ikonik slasher serisinin farklı hikâye akışlarını keşfetmek istiyorsanız doğru adrestesiniz. Aşağıda yapım yıllarına göre kronolojik olarak da listelediğimiz filmlerin farklı izleme seçenekleriyle beraber hangi platformlarda mevcut olduğunu kolayca öğrenebilirsiniz. 

  • Rosemary’s Baby serisindeki yapımlar hangi sırayla izlenmeli?

    Rosemary’s Baby serisindeki yapımlar hangi sırayla izlenmeli?

    Bugün bile korku gerilim klasikleri listelerinin en üst sıralarında yer alan Rosemary’s Baby ilk olarak 1967 yılında Ira Levin tarafından kaleme alınmıştı. Bir yıl sonra Polonya asıllı yönetmen Roman Polanski’nin beyazperdeye uyarladığı aynı adlı film, bütçesinin on katı kadar hasılat elde ederek büyük bir hit haline geldi. Başrollerinde Mia Farrow, John Cassavetes gibi isimlerin yer aldığı film Ruth Gordon’a En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandırmıştı.

    Rosemary ve Guy Woodhouse çiftinin New York’ta yeni bir eve taşınmasıyla başlayan film, Rosemary’nin bu binada yaşanan karanlık ve tekinsiz olayların girdabına doğru çekilmelerini konu ediniyor. Onlardan önceki merhum ev sahibinin tuhaf davranışlarından, binada intihar eden genç dansçı Terry’ye gizemli ve korkutucu olayların yaşandığı binada Woodhouse çiftinin yolları komşuları Minnie ve Roman Castavet çiftiyle kesişiyor. Hamile kalan Rosemary’nin hem bedenindeki hem de kocasının ve komşularının ona karşı davranışlarındaki değişimler, genç kadının gerçeklik algısını alt üst etmeye başlıyor zamanla. Etrafını saran bu karanlığın esas sebebinin Deccal’in doğumu için planlar yapan bir Satanist bir tarikat olduğunu keşfettiğindeyse iş işten çoktan geçmiş oluyor Rosemary için…

    Rosemary’s Baby’den sekiz yıl sonra ABC televizyonlarında filmdeki olayların devamını konu edinen Look What’s Happened to Rosemary’s Baby adlı bir devam filmi yayınlandı. Ruth Gordon dışında orijinal filmden oyuncuların yer almadığı bu sequel, Rosemary ve Guy’ın oğulları Adrian’ın yetişkinliğini ele aldı. Film Adrian’ın, tıpkı annesine olduğu gibi gibi kendisinin de peşini bırakmayan Satanist tarikatın elinden kurtulmaya çalışmasını anlatıyordu. Rosemary’s Baby’yle ilgili, Ira Levin’in 1997’de bu devam filminden tamamen bağımsız Son of Rosemary adında bir kitap kaleme aldığını da not düşelim.

    2014 yılında ise NBC, hikâyeyi günümüze uyarlayan iki kısımdan oluşan dört saatlik bir mini diziye imza attı. Başrollerinde Zoe Saldana, Patrick J. Adams, Carole Bouquet ve Jason Isaacs’in yer aldığı bu yeni Rosemary’s Baby’nin yönetmenliğini ise usta yönetmen Agnieszka Holland üstlendi. Hikâyeyi günümüze uyarlamasının yanı sıra olayların New York değil de Paris’te geçtiği (ve Minnie Castevet’in Margaux adını aldığı) bu remake’in ilk filme kıyasla özgün ve yaratıcı bulunmadığını söylemek mümkün.

    Yönetmen koltuğunda Natalie Erika James’in oturduğu Rosemary’s Baby prequel’ı Apartment 7A ise bu defa trajik sonunu çok iyi bildiğimiz genç dansçı Terry Gionoffrio’nun Castavet çiftiyle yolunun nasıl kesiştiğini ve filmde yaşanan olaylara nelerin sebep olduğunu anlatıyor.

    Rosemary’s Baby serisindeki yapımlar hangi sırayla izlenmeli?

    JustWatch ekibi olarak hazırladığımız aşağıdaki listede Rosemary’s Baby ile bağlantılı tüm yapımları bulabilirsiniz. Yapım yıllarına göre kronolojik olarak listelediğimiz sayfada bu içeriklerin ücretli veya ücretsiz olarak hangi platformlardan izlenebileceğine dair bilgi alabilirsiniz.

  • The Penguin’i sevdiyseniz bu yapımlara mutlaka göz atın

    The Penguin’i sevdiyseniz bu yapımlara mutlaka göz atın

    Gerek çizgi romanlarda gerek sinema uyarlamalarında Batman evreninin en ikonik kötülerinden biri kabul edilen Oswald “Oz” Cobb (çizgi romanlarda Cobblepot), namı diğer Penguin, son olarak Matt Reeves’in 2022 tarihli The Batman filminde yer almıştı. Colin Farrell, neredeyse tanınmaz hale geldiği bu rolüyle, filmin devamı niteliğindeki spin-off dizisi The Penguin’de bir kez daha karşımızda.

    Reeves’in filminde Falcone Suç Ailesi’ne bağlı bir gangster olarak tanıdığımız Oz Cobb, Riddler’ın işlediği cinayetlere bağlantılı olabileceği gerekçesiyle sorgulanmıştı. Cobb işlemediği suçlar yüzünden zan altında bırakılsa da Riddler’ın esas hedefinin Salvatore Maroni’ye ihanet eden Carmine Falcone olduğu ortaya çıkmıştı.

    Türkiye’de blutv üzerinden izlenebilen The Penguin dizisinde ise, Riddler’ın Falcone’yi ortadan kaldırmasıyla Gotham Şehri’nin suç imparatorluğunu ele geçirmek için harekete geçen bir Oz’la karşı karşıyayız.

    The Penguin, esasen Batman çizgi roman evrenine dayansa da özellikle Amerikan popüler kültüründeki gangster ve mafya figürlerinin sinema ve televizyondaki temsillerinden beslenen bir dizi olma özelliği taşıyor. The Penguin’i izleyen veya izlemeyi düşünenler için hazırladığımız bu mini rehberde, diziye ilham kaynağı olmuş yapımlar kadar benzer bir tarza ve yaklaşıma sahip yapımları da bulabilirsiniz.

    Colin Farrell, her ne kadar etkileyici performansıyla karaktere yepyeni bir boyut katsa da bu Penguin karakterinin beyazperdede (ve televizyonda) ilk görünüşü değil. Batman Dönüyor filminde  Danny DeVito’nun canlandırdğı ve Tim Burton’ın nev-i şahsına münhasır tarzının tüm niteliklerini taşıyan Penguin’i anmamak olmaz. FOX’ta yayınlanan Gotham dizisinde ise çok daha genç ve henüz yükselişte olan bir Oswald Cobbblepot karşımıza çıkıyor. Penguin karakterinin farklı temsillerini merak eden seyirciler bu iki yapıma bakmadan geçmemeli!

    The Penguin dizisi ise esasen güç elde etme hırsına ve bu uğurda yapılabileceklere dair bir hikâye anlatıyor ve bu bağlamda dizinin yaratıcısı Lauren LeFranc’ın da röportajlarında belirttiği üzere özellikle Brian de Palma’nın kült klasiği Yaralı Yüz’ü akla getirdiğini söylemek mümkün. Yükselmeye ve konumlarını garantiye almaya çalışan mafya anlatıları göz önünde bulunursa Sıkı Dostlar ve Uzun Kutsal Cuma gibi filmler de The Penguin için bir referans olarak düşünülebilir.

    Mafya kültüründe “aile” kavramının ne kadar önemli olduğunu herkes bilir. The Penguin’de özellikle Falcone ailesi aracılığıyla ekrana yansıyan temsillerin izlerini ise Baba ve The Sopranos gibi klasiklerde gözlemek mümkün. Çok sayıda seyircinin, kişiliği, tavırları ve özellikle annesiyle olan ilişkisi sebebiyle Oz Cobbs karakterini Tony Soprano’yla kıyaslamasına şaşmamalı. Dizinin estetik dünyası ve Gotham City’nin karanlık, tekinsiz ve günümüzde geçmesine rağmen eskiyi andıran atmosferinin ise Peaky Blinders ve Boardwalk Empire gibi dönem dizilerini akla getirdiği kesin.

    The Penguin, çizgi roman evrenlerinin gerçeklikten uzak, plastik dünyalarına meydan okuyan ve ağırlık katan yapımların en yeni örneklerinden bir tanesi. Christopher Nolan’ın Batman serisiyle başlayan ve Matt Reeves’in farklı bir estetikle yeni bir boyut kattığı bu sinema yaklaşımının bir benzerini Todd Philipps’in Joker ve Joker: İkili Delilik filmlerinde de görüyoruz. Eğer siz de genellikle tek boyutlu bir biçimde tasvir edilen kötü karakterleri, kompleks kahramanlara dönüştüren filmlerden hoşlanıyorsunuz bu seriye de göz atmayı unutmayın.

  • Colin Farrell’ın En İyi 10 Performansı

    Colin Farrell’ın En İyi 10 Performansı

    Geçtiğimiz yıllarda Matt Reeves imzalı The Batman’da performansıyla dikkat çeken İrlandalı usta oyuncu Colin Farrell, filmin spin-off dizisi The Penguin ile yeniden “Penguen” lakaplı gangster rolünü üstleniyor. Prostetik makyajın da yardımıyla neredeyse tanınmaz hâle gelen Farrell, kariyerinin başından beri oyunculuğun sınırlarını zorlamaktan çekinmedi.

    JustWatch olarak hazırladığımız bu listede karizmatik aktörün rol aldığı en iyi filmleri ve dizileri araya getirdik. Listedeki yapımlara incelerken Netflix, Prime Video ve Disney+ gibi platformların sunduğu farklı izleme seçeneklerini de görebilirsiniz.

    Aksiyon filmlerinden tarihi epiklere, arthouse filmlerden suç komedilerine geniş bir yelpazede performans sergileyen Colin Farrell denince akla hiç şüphesiz yönetmen Martin McDonagh’le çalıştığı filmleri gelir. 2008 tarihli In Bruges’de Brendan Gleeson’la beraber, patronları tarafından ortadan kaybolmaları için Belçika’nın Brugge şehrine gönderilen ama yine de başlarından bela eksik olmayan tetikçi Ray ve Ken’i canlandıran Farrell, hazırcevaplığı ve kara mizahıyla beğeni toplamıştı. Farrell - Gleeson ikilisini zirveye taşıyan yapım ise yine McDonagh’ın yönettiği The Banshees of Inisherin oldu. 1920’ler İrlanda’sında bir anda araları bozulan iki dostun nasıl amansız birer düşmana dönüştüğünü anlatan filmde Farrell’ı, yumuşak başlı ama bir o kadar inatçı Pádraic rolünde izlemiştik.

    Kariyerinin başında Azınlık Raporu ve Korkusuz gibi filmlerde yan karakterleri canlandıran Farrell, büyük çaplı ilk başrolünü, Oliver Stone imzalı Büyük İskender’de üstlendiğini söylemek mümkün. Filmde İskender’i canlandıran oyuncu, bir yıl gibi kısa bir süre içinde bir başka epikte, Terrence Malick’in Yeni Dünya: Amerikan’ın Keşfi filminde ABD tarihinde önemli bir rol oynayan kaşif John Smith olarak karşımıza çıkmıştı.

    Suç ve gerilim türünden hiç uzak kalmayan aktörün bu türdeki en ikonik rollerinden birine Michael Mann’in Miami Vice filminde imza attı. Miami Vice, Farrell’ın kişisel yaşamı açısından son derece çalkantılı bir dönemde çekildiği için oyuncu tarafından buruk bir şekilde hatırlanan bir film. Çekildiği dönemde eleştiri yağmuruna tutulan bu yapımın, yıllar içinde değer kazandığı ve daha çok beğenildiği kesin.

    Martin McDonagh’dan başka Farrell’in sinema kariyerini farklı bir düzeye taşıyan diğer yönetmenin Yorgos Lanthimos olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yunan Tuhaf Dalgası’yla özdeşleşen yönetmenin 2015’te ABD çıkarmasını yaptığı The Lobster’da Rachel Weisz’le beraber başrolü paylaşan Farrell, en az onun kadar asap bozucu olan ve Iphigenia’nin hikâyesinden esinlenen Kutsal Geyiğin Ölümü’nde de rol aldı. Farrell arthouse sinemasındaki yolculuğuna dokunaklı bir performans sergilediği After Yang ile devam etti.

    Sinema filmleri kadar öne çıkmasa da Farrell’ın televizyonda önemli işlere imza attığını söylemek mümkün. Aktör olarak çıkış yapmasını sağlayan Ballykissangel’dan Andrew Haigh’ın The North Water’ına beğeni toplayan dizilerde yer alan Farrell’ı son olarak Apple TV+’ın dizisi Sugar’da izledik. 

    Colin Farrell’ın rol aldığı en iyi dizileri ve filmleri nereden izleyebilirim?

    Aşağıda yapım yıllarına göre kronolojik olarak listelediğimiz yapımlara göz atarak merak ettiğiniz dizileri ve filmleri Türkiye’de hangi platformlardan ücretli ve ücretsiz olarak izleyeceğinizi öğrenebilirsiniz.

  • Beetlejuice’la ilgili tüm dizi ve filmler

    Beetlejuice’la ilgili tüm dizi ve filmler

    7önetmen, hem animasyon hem de live-action formatında filmlere imza atarak, kendine özgü gotik, oyunbaz ve gerçeküstü evrenler yaratmayı başarmıştır. Burton’ın yaratıcılığı iki binli yıllarda ivme kazanarak devam etse de özellikle 2010’lu yılların sonuna doğru, esas hayran kitlesinin de artık yetişkinliğe adım atmasıyla, filmleri eskisi kadar ses getirmemiştir ne yazık ki.

    Birçok yönetmen gibi o da Gen Z’ye mensup yeni bir kitle yaratmayı hedefleyen Burton’ın, bunu Netflix’te izlenme rekorları kıran Wednesday’le başardığını söylemek mümkün. Eski hayranlarını sevindirmiş, aynı zamanda genç bir izleyici kitlesi kazanmasına vesile olmuş bu filmin de rüzgarını arkasına alan yönetmen, kariyerinin daha en başına denk düşen Beterböcek’in devam filmini seyirciyle buluşturdu.

    İlk film, Connecticut’ta evlerine giderken trafik kazası geçirerek ölen, ancak kendilerini öteki dünyaya henüz girememiş Adam ve Barbara Maitland çiftinin hikâyesiyle başlamıştı. Evleri Deetz ailesine satılan çift, onları korkutup kaçırtmak için öteki dünyadan bir şeytan kovucu olarak bilinen Betelgeuse’e başvururlar. Hayaletleri Charles ve Delia Deetz göremezken, Charles’ın kızı Lydia olup biten her şeyi görmesini sağlayan psişik yeteneklere olduğu çıkar. Maitland’lara yardım etmek karşılığında, Lydia’yla evlenmek isteyen Betelgeuse’le baş etmek hiç de kolay değildir ne yazık ki…

    Michael Keaton, Alec Baldwin, Geena Davis, Catherine O’Hara ve Winona Ryder’ın başrollerinde oynadığı ilk film Deetz ve Maitland’ların huzurlu bir şekilde evlerini paylaşmaya başlamasıyla noktalanmıştı. Filmin gişedeki başarısının ardından ABC filmden esinlenen ve Tim Burton’ın da uygulayıcı yapımcı olarak yer aldığı bir animasyon dizi projesine imza attı. 1989 - 1991 yılları arasında dört sezon süren dizide, çocuklara uygun olarak tasarlandığı için Lydia ve Beetlejuice filmin aksine yakın arkadaş olarak yazılmıştı.

    Bu yıl Venedik Film Festivali’nin açılışını yapan devam filmi Beterböcek Beterböcek ise ilk filmdeki olayların otuz yıl sonrasında geçiyor. Lydia ve onun sahip olduğu güçlerin gerçek olduğuna bir türlü inanmayan kızı Astrid’in ilişkisinin etrafında şekillenen filmde Keaton, Ryder ve O’Hara gibi ilk filmin ikonik oyuncularının yanı sıra Jenna Ortega, Monica Bellucci ve Willem Dafoe gibi başka yıldızlar da rol alıyor.

    İlk filmin ruhuna sadık kalırken, internet kültürü, sosyal medya, kuşak çatışmaları ve büyüme sancıları gibi daha yeni ve güncel konuları da hikâyesine serpiştiren Beterböcek Beterböcek’in, devam filmlerine beslenen önyargıların aksine genel anlamda seyircisini memnun ettiğini görüyoruz. 

    Beetlejuice’la ilgili yapımlar çevrimiçi olarak nereden izlenebilir?

    Beterböcek Beterböcek’i izlemeden önce biraz hafıza tazelemek ya da az bilinen animasyon diziye göz atmak istiyorsanız aşağıdaki listemize göz atarak Beetlejuice’la bağlantılı tüm yapımların Türkiye’de hangi platformlarda mevcut olduğunu öğrenebilirsiniz. 

  • Terminatör serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Terminatör serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Geçmiş ve gelecek arasındaki kafa kurcalayan bağlantılarıyla seksenli yıllardan beri bilimkurgu severlerin radarında olan Terminatör serisi, farklı anlatı izleklerini takip eden devam filmleri sebebiyle seyircisine takip etmesi zor olan bir film evreni sunuyor ne yazık ki. Netflix’in yeni Terminator Zero adlı animasyonuyla altı film ve iki diziyi bünyesinde buluşturan seriyi hangi sırayla izlmeniz gerektiğini merak ediyorsanız doğru adrestesiniz.

    Seri, 1984 yılında James Cameron’ın seriye adını da veren Terminatör ile başladı. Robotların, SkyNet isimli yapay zeka önderliğinde dünyayı ele geçirdiği bir gelecekte geçen film, insanların kurduğu direnişle ve onların başlarındaki John Connor’la tanıştırdı bizi. Filmde, robotların direnişin en önemli figürü olan John’u ortadan kaldırmak için çareyi geçmişe John’un annesi Sarah’yı öldürecek bir robot yollamakta bulduğunu izlemiştik. T-800 modeli olarak anılan bu karizmatik ve soğukkanlı katil rolünü canlandıran ise Arnold Schwarzenegger’den başkası değildi!

    İlk filmden yedi yıl sonra yönetmen koltuğuna yine James Cameron’ın oturduğu Terminatör 2: Mahşer Günü ise Josh Connor’ı öldürmek konusunda başarısız olan robotların bu defa 1995 yılına, yani Connor’ın çocukluğuna daha üst modelde başka bir cyborg göndermesini konu ediniyordu. İlk filmdeki katil Terminatör ise bu defa John’u korumak için programlanmıştı.

    Serinin üçüncü filmi Terminatör 3: Makinelerin Yükselişi’nde Skynet’in icat edilmesinde kilit rol oynayan Cyberdyne’in yok edilmesinin robotların dünyayı ele geçirmesini kesin olarak engellemediği, yalnızca geciktirdiği ortaya çıkar. Robotlar yine bir Terminatör’ü John ve en güvendiği takım arkadaşlarını ortadan kaldırmakla görevlendirir. Skynet’in sebep olduğu nükleer bir felaketin sonrasını anlatan dördüncü film Terminatör: Kurtuluş’ta ise Christian Bale’in canlandırdığı Josh Connor, her şeye rağmen robotlarla mücadele etmeye devam eder.

    Tutarlı bir bütün oluşturan ilk dört film aksine Terminatördeki diğer yapımların hepsi birbirinden bağımsız hikâyelere sahiptir. 2015 yılında seri içinde bir reboot olarak tasarlanan Terminatör: Genisys, Kyle Reese’in kazara Sarah Connor’ın Terminatör’le daha önce yolunun kesiştiği alternatif bir geçmişe gitmesini konu edinmiştir. Film gişede istenen başarıyı elde edemeyince planlanan devam filmleri iptal olmuştur. Yapımcılığını bu defa James Cameron’ın üstlendiği Terminatör: Kara Kader, Josh Connor’ın öldürüldüğü ve Skynet’in yerini Legion adlı başka bir yapay zekanın aldığı bir gelecekte geçer. Sarah Connor bu defa direniş için çalışan Dani Ramos ve onu koruması için gelecekten gönderilen süper asker Grace’le beraber robotlarla mücadele eder.

    Terminatör serisinin yalnızca beyazperdede değil televizyonda da yankı bulduğunu not düşelim. Terminatör: Kara Kader gibi ikinci filmden sonra yaşananları yok sayan bir diğer yapım da iki sezon süren Terminator: The Sarah Connor Chronicles adlı dizidir. 2024 Ağustos’unda Netflix’te başlayan animasyon dizi Terminator Zero ise, 1997 yılında “Judgment Day” olarak bildiğimiz ve Skynet’in insanlığa savaş açtığı kilit günün hemen öncesine götürüyor bizi. Japon bir bilim adamının buna engel olmak için geliştirdiği yapay zekâ KOKORO’nun Skynet ne açıdan farklı olduğunu ise bekleyip göreceğiz!

    Terminatör serisini çevrimiçi nereden izleyebilirim?

    Aşağıda yapım yılına göre hazırladığımız listeye göz atarak Terminatör serisindeki tüm dizileri ve filmleri hangi platformlar üzerinden izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.

  • Alien hayranlarının mutlaka izlemesi gereken filmler

    Alien hayranlarının mutlaka izlemesi gereken filmler

    Vizyona girdiği 1979 yılından beri bilimkurgu hayranlarını şaşırtmaya ve korkutmaya devam eden Alien serisinin yedinci filmi Alien: Romulus seyirciyle buluşuyor. Ridley Scott'tan James Cameron'a, David Fincher'dan Jean-Pierre Jeunet'ye çok farklı tarza sahip yönetmenin elinden geçen film serisi, kırk beş yıl içinde birçok evrim geçirdi. Korku ve gerilim motifleriyle bezeli bilimkurgu seviyorsanız, Alien serisine yakın temaları işleyen ve benzer sinema evrenlerine sahip filmlere yer verdiğimiz bu liste tam size göre. 

    Alien dendiği zaman Ridley Scott'tan sonra ilk akla gelen ismin Dan O'Bannon olduğunu söylersek yanlış olmaz. Bugün serinin ilk filminin senaryosunu kaleme alan O'Bannon'ın gerçekçi bir uzaylı filmi yapmak istemesindeki en önemli etkenin John Carpenter'la beraber yazdığı komedi filmi Dark Star olduğu biliniyor. Başarılı senarist son derece özgün bir film evreni yaratmayı başarmış olsa da erken dönem bilim kurgu ve korku sinemasına ait birçok yapımdan etkilendiğini de gözlemlemek mümkün. O'Bannon'ın röportajlarına baktığımız zaman kapalı bir mekânda uzaylılardan kaçma temasını The Thing from Another World'den, tehlikelerle bir dünyada karşılaştıkları tehlikelerin kurbanı olan mürettebat fikrinin Forbidden Planet'tan aldığını görüyoruz. 

    Eleştirmenlerin de Creature From the Black Lagoon, It! The Terror From Beyond Space, Night of the Blood Beast ve Queen of Blood gibi B serisi korku, fantastik ve bilimkurgu filmleriyle benzerlikler yakaladığı Alien'da İtalyan yönetmen Mario Bava'nın imzasını taşıyan Planet of the Vampires'la hem anlatı hem de estetik düzeyde benzerlikler bulmak mümkün. Aynı dönemlerde çekilen The Thing, Jaws ve Halloween gibi kült klasiklerle de karşılaştırılan Alien, kendisinden sonra çekilen benzer türdeki filmlere önemli bir ilham kaynağı olduğunu görüyoruz. Alien'ın vizyona girmesini takiben çekilen Contamination, The Alien Dead, Alien 2: On Earth, Galaxy of Terror, Inseminoid, Xtro ve Dead Space gibi filmler bu tarz yapımlara örnek olarak gösterilebilir.  

    Alien serisine benzer yapımları çevrimiçi olarak nasıl seyredebilirim?

    Özellikle eski filmler söz konusuysa, onları hangi platformlarda izleyebileceğinizi öğrenmek zorlu bir süreç olabilir. JustWatch'ın filtreleme ve sınıflandırma seçeneklerini kullanarak, merak ettiğiniz filmin hangi platformlarda yer aldığını öğrenebilir; kiralama, satın alma ve abonelik üzerinden izleme seçenekleri arasından seçim yapabilirsiniz.

  • Alien serisinin tüm filmleri hangi sırayla izlenmeli?

    Alien serisinin tüm filmleri hangi sırayla izlenmeli?

    Dan O'Bannon'ın kaleme aldığı ve Ridley Scott'ın yönettiği aynı adlı filmle sinema yolculuğu başlayan ve bilimkurgu türünün en uzun soluklu serilerinden biri olarak kabul edilen Alien serisinin yeni filmi Alien: Romulus bu ay sinemalarda gösterime giriyor. Evil Dead ve Don't Breath gibi korku filmlerine imza atan Fede Álvarez'in yönettiği Alien: Romulus, serinin yedinci filmi ancak kronolojik olarak Alien ve Aliens arasında geçen olayları konu ediniyor. JustWatch olarak filmi serinin içinde konumlandırmak ve hayranlarının hafızasını tazelemek için tüm Alien filmlerini hem vizyon sırasına göre hem de anlatı kronolojisine göre sıraladığımız bir rehber hazırladık. Başrollerinde Cailee Spaeny, David Johnson, Archie Renaux, Isabela Merced, Spike Feam ve Aileen Wu'nun yer aldığı filmi izlemeden önce bu rehbere mutlaka göz atın!

    1979 yılında çekilen ve bilimkurgu nitelikleri kadar korku boyutu da öne çıkan ilk Alien filmi, gizemli ve tehlikeli bir uzaylı yaratık türü tarafından saldırıya uğrayan Nostromo uzay gemisinin mürettebatı Ripley, Dallas ve Kane'in hikâyesini anlatmaktaydı. Ridley Scott'ın kariyerindeki köşe taşlarından biri olarak kabul edilen ve Sigourney Weaver'a uluslararası tanınırlık kazandıran Alien, 1986 tarihli Aliens'la devam etti. The Terminator'la adını duyuran James Cameron'ın imzasını taşıyan ikinci film, Xenomorph adlı bu uzaylı türünü araştırmak için geri dönen Ellen Ripley'e odaklanmaktaydı. İlk filmde baskın gelen korku unsurlarının aksine görsel efektlerin ve aksiyonun öne çıktığı Aliens, eleştirmenler nezdinde başarılı bir devam filmi olarak nitelendirildi.

    David Fincher'in ilk uzun metrajına imza attığı Alien 3, serinin ilk iki filminin ardından hikâye ve teknik açıdan tekrara düştüğü gerekçesiyle eleştirilerin hedefi oldu. Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet'nin çektiği Alien: Resurrections ise Jeunet'nin karanlık ama bir o kadar da eşsiz hayal gücünü yansıtmayı başardı ve bir önceki filme göre daha pozitif yorumlarla karşılandı.

    Alien serisi, 2000'li yıllarda çekilen ve Predator serisiyle bir cross-over görevi gören Alien vs. Predator ve Aliens vs. Predators: Requiem filmleriyle devam etti. Serinin gidişatından memnun olmayan ve itibarını kaybettiğini düşünen Ridley Scott, 2012 tarihli Prometheus ve 2017 tarihli Covenant'la Alien evrenine geri dönerek, 21. yüzyılda geçen ve orijinal dörtlemeyle uzaktan bağlantılı olan iki filme imza attı.

    Alien film serisi hangi sırayla izlenmeli?

    Fede Álvarez'in imzasını taşıyan Alien: Romulus'un vizyona girmesiyle beraber yeni filmin tüm seri içinde nerede konumlandığı ve yedi filmin hangi sırayla izlenmesi gerektiği sorusu yeniden gündeme gelmeye başladı. Filmlerin anlatı kronolojisine göre sıralaması şu şekilde: 

    • Alien vs. Predator
    • Aliens vs. Predator: Requiem
    • Prometheus 
    • Alien: Covenant
    • Alien
    • Alien: Romulus
    • Aliens 
    • Alien 3
    • Alien: Resurrections

    Eğer filmleri yapım yıllarına bağlı olarak, kronolojik biçimde izlemek, görsel efektlerin ve farklı yönetmenlerin bahşettiği vizyonların seride nasıl bir dönüşümle sonuçlandığını merak ediyorsanız aşağıda hazırladığımız rehbere göz atabilirsiniz. Farklı platformların sunduğu satın alma, kiralama ve abonelikle izleme seçeneklerinin yer aldığı liste sayesinde seriyi yeniden keşfedebilir ve hafızanızı tazeleyebilirsiniz! 

  • Prime Video'da Ağustos ayında neler izleyeceğiz?

    Prime Video'da Ağustos ayında neler izleyeceğiz?

    JustWatch ekibi olarak hazırladığımız bu rehberde Ağustos ayında Prime Video Türkiye'de hangi filmlerin, dizilerin ve programların yayına gireceğini öğrenebilirsiniz. Prime Video kütüphanesinde Temmuz ayında eklenecek içeriklerden öne çıkanlara göz atın, ay boyunca platformun Türkiye'deki abonelerine sunduğu tüm içerikleri yayın tarihlerine göre inceleyin. 

    Ayın öne çıkan yapımları

    • Batman: Caped Crusader (1. Sezon)Gotham Şehri'nin ikonik süper kahramanı Batmen'e odaklanacak bu animasyon dizi, bir aile trajedisi sonrasında adaleti kendi bildiği yoldan sağlamaya çalışan Bruce Wayne'in hikâyesini anlatıyor. 
    • Arda Turan: Yüzleşme: Belgesel, Türkiye futbolunun bir dönem yetenekleri ve başarıları kadar çalkantılı yaşamıyla dikkat çeken Arda Turan'ın kariyerine ve özel yaşamına odaklanıyor. Prime Video için yapılan Arda Turan: Yüzleşme belgeselinin yapımcılığını Insignia Yapım ve Doruk Acar üstleniyor.
    • Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri (2. Sezon): J. R. R. Tolkien'in olağanüstü hayal gücünün eseri olan Orta Dünya'da Yüzüklerin Efendisi'ndeki olayların binlerce yıl öncesinde geçen dizinin yeni sezonunda da elflerin, cücelerin ve insanların kötülüğün efendisi Sauron'a karşı olan mücadelesi devam ediyor. 

    Ağustos 2024'te Prime Video’da yayına girecek içeriklerin tam listesi

    1 Ağustos

    • Hobbit: Beklenmedik Yolculuk
    • Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları
    • Hobbit: Beş Ordunun Savaşı
    • Da Vinci Şifresi
    • Melekler ve Şeytanlar
    • Batman: Caped Crusader (1. Sezon)

    5 Ağustos 

    • Aşk Yeniden

    6 Ağustos 

    • Exorcist: İnançlı

    8 Ağustos

    • One Fast Move
    • Tetikçi

    15 Ağustos

    • Law & Order: SVU (17 - 23 Sezon)

    16 Ağustos 

    • Arda Turan Yüzleşme

    17 Ağustos 

    • Ay'da İlk İnsan

    23 Ağustos

    • İlgi Alanı

    29 Ağustos

    • Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri (2. Sezon)

  • Bu ay Netflix'te neler var? Ağustos 2024

    Bu ay Netflix'te neler var? Ağustos 2024

    JustWatch ekibi olarak hazırladığımız bu rehberde Ağustos ayında Netflix Türkiye'de hangi filmlerin, dizilerin ve programların yayına gireceğini öğrenebilirsiniz. Netflix kütüphanesinde Ağustos ayında eklenecek içeriklerden öne çıkanlara göz atın, ay boyunca platformun Türkiye'deki abonelerine sunduğu tüm içerikleri yayın tarihlerine göre inceleyin. 

    Ağustos 2024'te Netflix'te yayına girecek içeriklerin tam listesi

    1 Ağustos

    • Unstable (2. Sezon)
    • İyi Bir Kızın Cinayet Rehberi
    • From Me to You: Kimi ni Todoke
    • Love is Blind: Meksika (2. Sezon)
    • Mon Laferte, te amo
    • Puslu Sınır

    2 Ağustos

    • Bikini Kasabası'nı Kurtarmak: Sandy Cheeks Filmi
    • Rebel Moon - Part One: Yönetmenin Kurgusu
    • Rebel Moon - Part Two: Yönetmenin Kurgusu
    • Hint Sinemasının Ustaları: S. S. Rajamouli

    3 Ağustos

    • Joe Rogen: Burn the Boats

    5 Ağustos

    • Gabby'nin Hayal Evi (10. Sezon)

    6 Ağustos

    • Influencer 
    • Rising Impact (2. Sezon)

    7 Ağustos

    • David Attenborough ile Sesin Gizli Dünyası
    • Love is Blind: Birleşik Krallık
    • Dede ve Çocuk

    8 Ağustos

    • The Umbrella Academy (4. Sezon)
    • Şahmaran (2. Sezon)

    9 Ağustos

    • Mavi Kurdeliler Yarışıyor
    • Pokémon Yeni Ufuklar: Dizi
    • Tutsak Kalpler 2
    • Ev Ajanı
    • Köpeklerin Aklından Neler Geçiyor?

    10 Ağustos

    • Romance in the House

    13 Ağustos

    • Matt Rife: Lucid - A Crowd Work Special 

    14 Ağustos

    • Gelmiş Geçmiş En Kötü Partner
    • Mahkum Babalar ve Kızları

    15 Ağustos

    • Emily in Paris (4. Sezon)

    16 Ağustos

    • The Union

    19 Ağustos

    • CoComelon Sokağı

    20 Ağustos

    • Korkunç Salı: Ekstrem
    • Langston Kerman: Bad Poetry
    • Perde Arkası: Air McNair Cinayeti

    21 Ağustos

    • Wyatt Earp ve Kovboy Savaşı
    • Kaza
    • Back to 15 (3. Sezon)
    • Pop Star Akademesi: KATSEYE
    • Nice Girls

    22 Ağustos

    • GG Precinct
    • Baby Fever (2. Sezon)
    • Pretty Guardian Sailor Moon Cosmos the Movie
    • Orangutanların Gizli Yaşamı

    23 Ağustos

    • The Frog
    • Çömezler
    • Tòkunbọ̀

    27 Ağustos

    • Perde Arkası: İşaret Hırsızı

    28 Ağustos

    • Suçlu ve Güçlü

    29 Ağustos

    • Chastity High
    • Terminator Zero
    • Şansa Başkan
    • KAOS
    • IC 814: Yedi Günün Hikâyesi

    30 Ağustos

    • A-List to Playlist
    • Nefes Bile Almadan
    • Kurtuluş
  • Ryan Reynolds denince akla gelen 10 film

    Ryan Reynolds denince akla gelen 10 film

    X-Men Origins: Wolverine'de yalnızca bir cameo olarak yer alırken yıllar içinde kendi hayran kitlesini inşa eden Deadpool'un üçüncü filmi Deadpool & Wolverine seyirciyle buluştu. Hugh Jackman'ın canlandırdığı Wolverine karakterinin ilk kez MCU'e katıldığı filmde, ağzı bozuk süper kahraman Deadpool'a hayat veren Ryan Reynolds ise bugün Shawn Levy ile beraber serinin var olmasında en büyük payı olan isim. Elbette Reynolds'ın kariyeri süper kahramanları ile sınırlı değil. JustWatch olarak, Deadpool & Wolverine'in vizyona girmesi şerefine, esprili ve sempatik kişiliğiyle dikkat çeken Reynolds'ın en iyi filmlerini sizler için bir araya getirdik. 

    Rotten Tomatoes'un verilerine göre Ryan Reynolds'ın eleştirmenler tarafından en çok beğenilen filmleri listesinin birinci sırasında Anna Boden ve Ryan Fleck imzalı Mississippi Grind geliyor. Reynolds'ın genç kumarbaz Curtis rolünde Ben Mendelsohn'la başrolleri paylaştığı komedi - drama türündeki film Alexander Payne'nin sinemasını anımsatan tarzıyla eğlenceli bir kumarbazlık ve dostluk hikâyesi anlatıyor. Deadpool'dan yalnızca bir yıl önce vizyona giren bu filmde Reynolds alışılmışın dışındaki performansıyla takdirleri toplamıştı.

    Reynolds'ın kariyer rotasını blockbuster filmlerine çevirmeden önceki başarılı rollerinden bir diğeri de Day Trippers ve Superbad gibi yapımlarla tanınan Greg Mottola'nın Adventureland filmindeydi. Jesse Eisenberg, Kristen Stewart, Bill Hader, Martin Starr ve Kristen Wiig gibi isimlerden oluşan bir ansambl kadroda yer alan Reynolds'ın lunapark görevlisi Mike Connell rolü, bugün bile birçok sinemasever tarafından kariyerinin en iyi performansı olarak kabul edilmekte. 

    Kanadalı oyuncunun kariyerinden bahsederken romantik komedi rollerinden bahsetmemek olmaz. Sandra Bullock'la başrolü paylaştığı ve şematik senaryo yapısına rağmen ikilinin kimyasının beğeni topladığı The Proposal'dan başka Definitely, Maybe de Reynolds'ın sevilen romantik komedilerinden bir tanesi. Eşinden boşanmak üzere olan eski bir siyasi danışmanın küçük kızına eski aşklarını anlattığı filmde Reynolds'a Isla Fisher, Kevin Kline, Rachel Weisz ve Abigail Breslin gibi isimler eşlik etmişti. 

    Deadpool & Wolverine'in yönetmeni Shawn Levy'yi Reynolds'la ilk kez buluşturan Free Guy, oyuncunun Deadpool sonrası kariyerinin gölgesinde kalmadan öne çıkmayı başaran nadir filmlerden. Çoklu oyunculu çevrimiçi bir bilgisayar oyununda bir "oyuncu olmayan karakter" olduğunu fark eden Guy'ın kaderinin iplerini eline alma hikâyesini anlatan filmde Reynolds'ın yanı sıra Jodie Comer, Joe Keery ve Taika Waititi de rol aldı. 

    Bilim kurgu türündeki Life ya da Atom Egoyan'ın gizem - gerilim türündeki arthouse filmi The Captive gibi farklı tarz yapımlarda da rol alan Reynolds'ın İspanyol yönetmen Rodrigo Cortés'in Buried filmindeki performansı da dikkat çekti. Irak'ta toprak altında bir tabutun içine kapatılan ve kurtuluşu için fidye istenen Amerikalı bir kamyon şoförünü canlandıran Reynolds, hayatta kalma filmlerinin başarılı örneklerinden birinde yer aldı. 

    Son olarak, oyuncunun kariyerinde öne çıkan diğer performansları ise seslendirme kadrosunda yer aldığı animasyonlarda karşımıza çıktığını söylemek mümkün. The Croods, Detective Pikachu, Turbo ve son olarak da IF gibi filmlerde renkli karakterlere hayat veren Reynolds'ın karakteristik oyunculuğunun animasyon türü özelinde takdir topladığına şüphe yok!

  • En İyi 10 Hugh Jackman Filmi

    En İyi 10 Hugh Jackman Filmi

    Akıllarımıza karizmatik ve delici bakışlara sahip Wolverine rolüyle kazınan Hugh Jackman, yedi yıl aradan sonra yeniden süper kahraman kostümünü giyiyor. Bu yılın en çok merak edilen filmlerinden Deadpool & Wolverine'de Ryan Reynolds'la başrolü paylaşan Avustralyalı aktörün filmografisinde öne çıkan filmleri sizler için bir araya getirdik. JustWatch olarak hazırladığımız bu rehbere göz atarak, Hugh Jackman'ın ikonik rollerine imza attığı filmleri hangi platformlardan kiralayarak, satın alarak veya abonelik sistemiyle izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz. 

    Kariyerine tiyatro sahnesinde başlayan Hugh Jackman, Avustralya'da çeşitli oyunların yanı sıra televizyon dizilerinde rol alarak yoluna devam etti. 2000 yılında Bryan Singer'ın yönettiği X-Men filminde Wolverine karakterine ilk kez hayat veren aktörün kariyeri, bu rolden sonra baştan aşağı değişecekti. Bir ensembl filmi olan X-Men'in beyazperdedeki en çok sevilen ve tanınan karakteriyle özdeşlemiş ve tam da bu sebeple diğer karakterlerin aksine bir spin-off üçlemede rol alma şansı elde etmiş Jackman, Deadpool & Wolverine'le Marvel Sinematik Evreni'ne de dahil oldu. 

    Jackman, süper kahraman filmlerinin ötesine geçen başarılı ve zengin bir oyunculuk kariyere sahip. Müzikallerden romantik komedilere ve dramalara kadar rol aldığı filmlerin çeşitliliği de bunu kanıtlar nitelikte. Oyuncunun X-Men serisi dışında en çok Christopher Nolan'ın 2006 tarihli The Prestige filmindeki rolüyle tanındığını söylemek mümkün. Filmde Christian Bale'in canlandırdığı Alfred Borden'le kıyasıya rekabet halindeki sihirbaz Robert Angier rolünü üstlenen Hugh Jackman, on yıl aradan sonra rol aldığı müzikal film The Greatest Showman'de de bir şovmen ve sahne sanatçısı olan P. T. Barnum'a hayat verdi ve bu filmdeki performansıyla Altın Küre'de En İyi Erkek Oyuncu adaylığına hak kazandı. 

    Broadway'deki performanslarından konser verdiği dünya turnelerine müzik konusundaki her zaman yeteneklerini her zaman göstermesini bilen aktörün bu alanda en büyük başarısına Tom Hooper'ın Les Misérables müzikalinde imza attı. Jean Valjean rolüyle Oscar ve BAFTA da dahil olmak üzere birçok adayalık kazanan Jackman'ın performansı Altın Küre'yle ödüllendirildi.

    Müzikal denilince akla gelen bir diğer isim olan Baz Luhrmann'ın tarihi epik filmi Australia'da ülkesinin en başarılı aktörlerinden Nicole Kidman'la başrolü paylaşan ve son derece romantik ve dokunaklı bir performansa imza atan Jackman, Scoop ve Kate & Leopold gibi filmlerindeki rolleriyle de dikkat çekti. Jackman ayrıca, Hollywood'da tartışmalı ve kafa kurcalayıcı yapımı imza atmasıyla tanınan Darren Arronofsky'nin bilimkurgu, fantastik ve spiritüel temalara değindiği filmi The Fountain'da Rachel Weisz'le beraber farklı zaman ve mekânlarda hikâyeleri iç içe geçen üç farklı karakteri canlandırdı. 

    Denis Villeneuve'ün 2013 tarihli Prisoners filminin de Jackman'ın en çok beğenilen performanslarından biri olduğunu söylemek mümkün. Gerilim ve cinayet temalı filmde Dedektif Loki rolünü canlandıran Jake Gyllenhaal'a eşlik eden Jackman, kızı ortadan kaybolan eski hapishane gardiyanı Keller Dover'a hayat verdi. Deadpool & Wolverine'den önce son olarak Florian Zeller'ın The Son filminde depresyonla boğuşan genç oğluyla yakınlık kurmaya çalışan bir babaya hayat veren Jackman, bu ağırbaşlı ve duygusal drama filmindeki rolüyle de oyunculuğunun yalnızca süper kahraman filmleriyle sınırlı olmadığını bir kez daha hatırlattı bizlere.