97. Akademi Ödülleri’nde kazandığı beş Oscar’la popülerliğini ikiye katlayan Anora, bir süre daha epey konuşulacağa benziyor. Mütevazı bütçeli bağımsız filmleriyle tanınan Amerikalı yönetmen Sean Baker’ın imzasını taşıyan film, Brighton Beach’li bir striptizci Ani’nin zengin bir Rus oligarkının oğluyla yaşadığı ilişki sonrasında bir anda değişiveren hayatını ve sonrasında yaşadığı hayal kırıklıklarını konu ediniyor.
Başrollerinde Mikey Madison, Yura Borisov ve Mark Eydelshteyn’ın rol aldığı film, screwball komedilerden suç hikâyelerine birçok farklı türden beslenen bir evrene sahip. Eğer Anora’yı ve seyircisini her saniyesinde canlı ve tetikte tutan ritmini sevdiyseniz ekibimizin size özel hazırladığı bu listeye mutlaka göz atın.
Uncut Gems
Sean Baker sinemasından bahsedilirken sık sık adı geçen Safdie Kardeşler’in bu başyapıtı kesinlikle temposu ve her an beklenmedik bir şey olacakmış hissi veren anlatısıyla Anora’yı akla getiren bir film. Tıpkı Anora gibi New York’ta geçen Uncut Gems, sokak kültürü ve suç temaları açısından da benzerlikler taşıyor. Kumar bağımlılığı yüzünden başı belaya giren bir mücevher satıcısının peşindekileri atlatıp, borcunu ödemek için zamana karşı yarıştığı film saatli bir bomba gibi. Adam Sandler, Julia Fox, LaKeith Stanfield, Idina Menzel, Kevin Garnett gibi isimlerin oyuncu kadrosunda yer aldığı film Safdielerin bugüne kadarki en yetkin filmi sayılabilir.
Pretty Woman
Garry Marshall’ın romantik klasiğinin Anora’ya benzediğini söylersek iki filme de haksızlık etmiş oluruz zira Anora, “anti Pretty Woman” şeklinde nitelendirebileceğimiz bir film. İki film de bir seks işçisi ve müşterisi arasında yeşeren romantik aşk konu ediniyor ve Ani’yle Ivan da tıpkı, Vivian ve Edward gibi bir anlaşma yapıp bir hafta boyunca sevgiliymiş gibi davranıyor. Ancak Sean Baker’ın versiyonunda peri masalı kısa sürede bir hayal kırıklığına dönüşüyor. Elbette Pretty Woman’da yeraltı dünyasının kovalamacalı atmosferi yok. Ama Julia Roberts ve Richard Gere’in arasındaki muhteşem kimya için kesinlikle yeniden keşfedilmeyi hak eden bir yapım var karşımızda.
American Honey
Amerikan rüyası ve mitlerine natüralist ve bir o kadar da modern bakışla Anora’yla benzer bir haleti ruhiyeye sahip olduğunu söyleyebiliriz American Honey için. İngiliz yönetmen Andrea Arnold’un ABD’de çektiği ilk film olmasına rağmen, ülkenin sosyo-kültürel yapısını büyük bir yetkinlikle ele aldığı bu öyküyü, hem bir yol filmi hem de bir gençlik filmi olarak nitelendirmek mümkün. Ve en önemlisi Sasha Lane’in canlandırdığı Star karakteri, filmin başında dışardan sert ve güçlü bir karaktere sahipmiş gibi görünürken, yaşadıkları sonrasında kırılganlığının yüzeye çıkması da Ani’nin filmde yaşadığı hayal kırıklığı ve duygusal travmalarla paralellikler taşıyor.
After Hours
Scorsese’nin kariyerinin ilk dönemlerinden bu değeri az bilinen kara komedi klasiği anlatı yapısı açısından Anora’yla benzerlikler taşıyor. Hatta After Hours’ın, Baker, Safdie ve Jarmusch gibi birçok yönetmen açısından temel bir referans noktası olduğunu söylemek dahi mümkün. İçinde bulundukları talihsiz durumdan kurtulabilecek kapasitede olduklarını düşünen, ancak bunun için çabaladıkça daha çok bocalayan Ani ve Paul için kader ortağı desek yeridir! Özellikle Toros, Garnik ve İgor’un Ani’yi ikna etmeye çalıştığı ve sonrasında Ivan’ı aramaya çıktıkları kısımlar, ton ve atmosfer açısından Scorsese’nin vizyonuyla çok yakın bir noktada konumlanıyor.
Zola
Detroitli bir striptizci olan Zola’nın yeni tanıştığı dansçı Stefani’yle beraber yüklü miktarda para kazanma hayaliyle Florida’ya gitmesini konu edinen Janicza Bravo imzalı filmin, seks işçiliği, suç ve gençlik temaları açısından, Sean Baker sinemasıyla çok benzer dünyaları konu edindiğini söylemek mümkün. Renkli ve toksik karakterleriyle günümüz Amerikasına ince bir hicivle yaklaşan Zola ton olarak daha absürt bir tarza sahip. Taylor Paige’in Zola’sı ve Riley Keough’nın Stefani’sinin, Ani’ye kıyasla biraz karikatürize kaldığı doğru ancak, iki filmin de post-internet çağının mizahını yakalamaya çalışın ve Z kuşağını çok iyi tanıdığını düşünen millennial vizyonuna sahip olduğu kesin
Shiva Baby
Başroldeki Rachel Sennott’ın Danielle karakteriyle harika bir çıkış yaptığı Shiva Baby, komedi tarzının yanı sıra mizahını kültürel klişeler üzerinden kurması açısından da Anora’yla birlikte okunabilir. Emma Seligman’ın yönetmenliğini üstlendiği filmde Danielle isimli bir genç kız, akrabalarından birinin ölümü sonrasında ailesiyle matem (şiva) döneminde bir araya gelir Ancak internetten görüştüğü ve kendisinden yaşça epey büyük olan Max’ın ve eski sevgilisi Maya’nın da törende olması Danielle’i epey zor bir duruma sokar. Ana karakterin deneyimlediği bu kapana kısılmışlık hissini, incelikli bir mizahla harmanlayan Shiva Baby son yılların en özgün komedi filmlerinden bir tanesi.
Le notti di Cabiria
Bizzat Sean Baker’ın Anora’ya ilham kaynağı olduğunu belirttiği Le notti di Cabiria, İtalyan usta Federico Fellini’nin en dokunaklı filmlerinden bir tanesi. Daha çok renkli, kalabalık ve kaotik bir sinemayla özdeşleşen Fellini’nin İtalyan neorealizminin etkilerinin halen hissedilği döneminde imza attığı film, Cabiria isimli bir seks işçisinin iyi bir hayat kurmaya hayalleriyle adım attığı ilişkilerinin hep hayal kırıklığıyla sonuçlandığı hikâyelerden oluşuyor. Karakter yapıları açısından Ani ve Cabiria pek benzemese de besledikleri umutların boşa çıkması sonrasında deneyimledikleri çaresizlik kesinlikle ortak.
Compartment Number 6
Akademi Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu’yu kazanarak başarısı tescillenen Mikey Madison, Anora’daki tek etkileyici performans değil kesinlikle. Vanya’nın ailesinin adamlarından Igor’u canlandıran Yura Borisov da bu sezonun öne çıkan aktörlerinden biri oldu. Ancak Borisov’un, Anora’dan önce de özellikle festival çevrelerinde epey tanınan bir isim olduğunu söylemeden geçmeyelim. Eğer yetenekli oyuncunun diğer filmlerdeki performanslarını merak ediyorsanız, Cannes Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü alan Rus-Fin ortak yapımı Compartment Number 6’e mutlaka göz atın!