Robert Eggers’ın başrollerinde Bill Skarsgård, Lily-Rose Depp ve Nicholas Hoult’un yer aldığı Nosferatu uyarlaması kısa bir süre önce vizyona girdi. JustWatch ekibi olarak popüler kültürdeki en ikonik vampir temsillerinden biri olan Nosferatu’nun film ve dizilerdeki tüm yorumlarını sizler için bir araya getirdik.
Nosferatu’nun ortaya çıkış hikâyesinin esasen sessiz dönemdeki Alman dışavurumcu sinemasına dayandığını görüyoruz. Nosferatu – Eine Symphonie des Grauens, sinemada dışavurumculuk denince ilk akla gelen isimlerden olan F. W. Murnau’nun yönettiği ve senaryosunu Henrik Galeen’in kaleme aldığı bir gayriresmi Dracula uyarlaması. Bram Stoker’ın 1897 tarihli Gotik romanının telif haklarını almadan yapılan bu uyarlamada hikâye Transilvanya’da değil Almanya’da geçiyor. Ürpertici vampirimizin ismi Kont Orlok; Jonathan Harker, Thomas Hutter; Mina Harker ise Helen Hutter olarak değiştiriliyor filmde. Nosferatu’nun fiziksel görünüşünün de büyük oranda değiştirildiği, okült, mistik ve dini öğelerin önemli rol oynadığı bu uyarlama yine de Stoker’ın mirasçılarının hedefi oldu ve tüm kopyalarının mahkeme kararıyla toplatılmasına karar verildi. Buna rağmen çeşitli kopyaları günümüze ulaşan film bugün hâlâ korku sinemasının köşe taşlarından biri kabul edilmekte.
Nosferatu’nun bir sonraki uyarlamasına ise Yeni Alman sinemasının önde gelen isimlerinden Werner Herzog imza attı. Murnau’nun filmine büyük bir hayranlık besleyen Herzog, Stoker’ın romanının telif hakkının süresinin dolmasıyla beraber film üzerinde çalışmaya başladı. Karakter isimlerinde özgün metne sadık kalan yönetmen (Lucy ve Mina’nın karakterlerinin yer değiştirmesi dışında) karakter tiplemesi ve estetik açıdan Murnau’nun versiyonunu örnek olarak benimsedi. Herzog’un kariyerinde çalkantılı iş birlikleriyle iz bırakan Klaus Kinski, Dracula’yı canlandırırken, Isabelle Adjani Lucy Harker’a, Bruno Ganz Jonathan Harker’a ve ünlü yazar ve çizer Roland Topor, Renfield’e hayat verdi. Murnau’nun filminin aksine, Herzog’un Nosferatu’sunda Kont karakterinin daha trajik ve neredeyse sempati duyabilecek bir şekilde resmedilmesiyle drama yönünün korku unsuruna kıyasla daha ağır bastığını sölylemek mümkün.
1988 yılına geldiğimizdeyse karşımıza Vampire in Venice filmi var. Carlo Alberto Alfieri ve Leandro Lucchetti’nin Herzog’un Nosferatu’sunun devamı olarak kaleme aldığı senaryoyu İtalyan yapımcı Augusto Caminito uyarlamaya karar verdi. Ancak gerek anlaşılan yönetmenlerle yaşanan sorunlar gerek Klaus Kinski’nin setteki kabul edilemez davranışları yüzünden yapım süreci büyük bir kaosa dönüştü. En sonunda Caminito’nun bizzat tamamlamak zorunda kaldığı film Venedik Film Festivali’nde prömiyer yapsa da hem izleyici hem de eleştirmenlerce büyük bir hayal kırıklığı olarak nitelendirildi.
2000 yılında E. Elias Merhige’in çektiği Shadow of the Vampire ise Murnau’nun Nosferatu’sunun yapılış sürecini ilginç bir biçimde kurmacalaştıran bir yapım. Orijinal filmde Kont Orlok’u canlandıran Max Schreck’in gerçekte bir vampir olması üzerinden inşa edilen hikâyede Schreck’i Willem Dafoe, Murnau’yu ise John Malkovich canlandırdı. Film En İyi Makyaj ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dallarinda Oscar’a aday gösterildi.
Nosferatu’yla ilgili yapımları nereden izleyebilirim?
Robert Eggers’ın uyarlamasından ayrı olarak NOS4a2 gibi orijinal hikâyeden oldukça farklı bir çerçeveye ve tarza sahip olan bir dizi uyarlamanın yanı sıra Murnau’nun filminin yapım sürecini ve sinemadaki mirasını ele alan Nosferatu: The Real Story gibi bir belgesel de mevcut.
Eğer Nosferatu’yla ilgili dizi ve filmleri Türkiye’de nereden izleyeceğinizi merak ediyorsanız, sitemizin sunduğu filtreleme özelliğiyla listedeki yapımların hangi dijital platformlarda mevcut olduğunu öğrenebilirsiniz.